Antik tiyatronun yer yer çatlamış beton kakmalarında, tozlu ama tarih kokan havasında tek başıma izliyordum oyunu, tarih tekerrür ediyordu.
Hain bıçağın sivri ucu sırtından bedenine saplandığında ölüm merhaba demişti Hamlet'e. Hareketini kısıtlayan kanlı bıçak yer etmişken sırtında, son çabasıyla geriye dönerek brütüse söylenen iki kelime ise çıkılan sınırsız yolculuk öncesi titretiyordu bedenimi...
Sen de mi Brütüs...
Zaman ve mekan farklıydı.
Fakat bana da uğramıştı ölüm. Yere boylu boyunca uzanmış gördüm kendimi ruhum göğe yükselirken. Karnıma kadar çektiğim dizlerim ve dizlerimin arasına sıkıştırdığım ellerimle anne karnındaki embriyonun şekillenmiş haliydim. Zaman ve mekan yoktu artık...
Sana koşmak istedim sabrım tükendi
Takatim tükenmiş gücüm yetmedi..
Sığındım biçare sensizliğime
Resminle konuşup ağladım bugün
Öyle ihtiyacım vardıki sana
Devamını Oku
Takatim tükenmiş gücüm yetmedi..
Sığındım biçare sensizliğime
Resminle konuşup ağladım bugün
Öyle ihtiyacım vardıki sana



