Hamide
Adına bir çok türkü yakıldığını duydum
Onlara kulak takmam, sen benim Hamide’msin,
Kavuşacağımız günü pösteki gibi saydım.
Uğruna harcadığım yıllarımda kıdemsin,
Yad ellere bırakmam, sen benim Hamide´msin.
Hayat var olmanın son şekli imiş vücudda
Gövdeler feryad eder varınca son hududda
Ben de düştüm feryada, zillete ve yahut da
Gayyaya, senin için değer, sen ki erdemsin
Dönüp ardıma bakmam, sen benim Hamide’msin.
Bir yuvanım daimî sakinleri olalım
O yuvada aşkı ve muhabbeti bulalım
Misafirler gidince sen, ben yalnız kalalım
Koyu sohbetimizi arttıran çayda demsin
Artık ölsem gam çekmem, sen benim Hamide’msin.
Hamide, hak verdin mi sana böyle yanmama,
Dudağından aşk meyi içip içip kanmama?
İstikbalim, soy-sopum bağlandı inanmama!
Yavrumun anası ol, ak memenden süt emsin,
Hoş görüle yaş dökmem, sen benim Hamide’msin.
İlân-ı aşkım ile sığınmışdım bölgene
Tatlı karasuyunda meftun oldum dalgana
Son ilticamı yazdım, esintine, gölgene
Benim için nefis bir çiçek, gülsün, çiğdemsin,
Artık kovsan da çıkmam, sen benim Hamide’msin.
Zamanla ben de kötü tecrübeler yaşadım
Sevdiklerim uğruna yakama gül döşedim
O asortik kızların elindendi haşadım,
Sen başkasın Hamide, ne Buket, ne Didem’sin
Daha başımı yakmam, sen benim Hamide’msin.
Kayıt Tarihi : 3.3.2007 02:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yare gizli sözlerim var, diyemiyom ele garşı... (Karacaoğlan)
Seni çok seviyorum!
TÜM YORUMLAR (2)