Yağmur damları arasındaki minicik bir kar tanesi misalşi
Aç avucunu, uzat bana ellerini
Usulca…
İlkin
Sessizce sarıp sarmalıyor parmaklarım parmaklarını
Akabinde
Canının yanması ne demektir bilir misin?
Avazın çıktığı kadar bağırmak istersin de sesin çıkmaz
Kefensiz mezara girmek istersin de toprak atanın olmaz
İşte aynen öyle çaresiz kalırsın, canın yandığında
Kor alevler esir almışsa yüreğini
Neler görmedim ki bu hayatta dedi
Sigarasından derin bir nefes alarak
Yüzyılda bir yaşanacak her şeyi gördüm
Depremleri mi dersin
Seli mi?
Sigarasından derin bir nefes çekti
Şimdi sen söyle dedi
Bu saçlar neden ağarmış diye
Haklısın diyebildim sadece
Ağır ağır kalktı oturduğu yerden
Binlerce mantıklı gerekçeyi
Tek başına imha edebilme sanatıdır aşk
Üzümün şaraba dönüşmesi gibiydi
Benliğimin senli girdaplarda
Sen olması
Ben olmayı yitirmesi gibi
Viran bir şehrin sahipsiz çocukları gibiydim
Senden önce
Öyle uluorta öyle kimsesiz
Ve öylesine çaresiz
O sokaklardaki yamalı ayakkabılı sümüklü çocuktum
Hani olmaz ya diyelim ki
Gök yarıldı, yer ikiye bölündü
Ve… Ve sen karşıma geçtin
Gözlerim gözlerinin derinliklerinde
Ve gözlerim yüzme bilmiyor
Ben yokum artık diye haber salmışsın
Gölgene bile vurgun yüreğime
Yoksun öyle mi?
Tamam… Kabul
Ama bi zahmet sendeki öteberimi alayım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!