Hamdi Yuluğ Şiirleri - Şair Hamdi Yuluğ

Hazar'da düğün var balam!.....
Köpük köpük sevda dalgası....
Ak gelinlik giymiş Hazar,
Türk'ün türküsünü söyler bize;
Ah bir uzansam!
Bir uzansam Karadeniz'e,

Kalbimi verdim sana
Yüreğimi söktüm elimle
Sevgimi verdim aşkımı verdim
Yinede yaranamadım demi aşkım
Gözlerimle dünyayı verdim
Kalbimle sevgini kucakladım

Her söyleyişimde tekme yedim
Sevdiğimi söylediğim için
Hor görüldüm küçük düşürüldüm
Gururumla oynadılar dalga geçtiler
Sevdiğimi artık söylemeyeceğim.....

Dışımda yağmur yağıyor,sessiz.
İçimde yalnızlık öyle yorgun.
Gökyüzü genişler birazdan, yağmur diner.
Mindere uzanır misafir güneş.
Camlarda ışıldayan altın aydınlık
Masadaki surahiye yansır.

OMURGA, yeryüzünde, her canlıda bulunması gereken bir mekanizmadır! .. Cenab-ı Allah, ayetlerinde, kainatın en şerefli mahluku olarak nitelendirdiği insanı tasarlarken, omurgayı esas aldı! .. Dik dursun, eğilmesin, bükülmesin, kırılmasın diye o harika yaratığı, bir omurga üzerinde biçimlendirdi! ..
Adam olmak için, sadece iki ayak, iki göz, iki kulak, burun ve ağız yetmez! ..
Adam olmanın birinci şartı, insan olmaktır! ..
İnsanlık değerlerini özünde toplamaktır! ..
Adam gibi adam olmanın ilk şartı ise omurgalı bir varlık olmanın şuuru ile hareket etmektir! ..
Yalan dünyanın sahte görüntüsüne itibar etmemek, hakkın, hakikatin peşinden gitmektir! ..

DUYGUSAL ve dürüst olmak böylesine rezil bir çağda zor bir iş… Böyle bir yükün taşınması zor olduğu kadar, yıpratıcıdır da…
Her durumda yolunuzu tıkar bu merhamet, dürüstlük, duygusallık...
Merhamet, vicdan, dürüstlük ve duygusallığın ömrüm boyunca hep acısını çektim ve hâlâ da çekmekteyim.
İflah etmez amansız bir illet gibi yakamı bırakmadı hiç gittiğim yerlerde…
Yaşamım boyunca hep başkaları için üzüldüm, hep başkalarına yandı yüreğim.
Kırmadım kırıldım, üzmedim üzüldüm.

DÜN dediğini bugün unutacaksın. Bugün söylediklerini yuvarlaya yuvarlaya söyleyeceksin ki, yarın ne olur belli olmaz. İşte siyasetçiler her konuda öyle bir yuvarlaklaştılar ki, dünya yuvarlaktır sözünün neredeyse anavatanı olduk. ‘Yuvarlanan taş yosun tutmaz’ hesabı bizde milletçe yuvarlanmaktan akıl tutmuyoruz. Balık zekasıyla bir ömür geçirip gidiyoruz. Son perde de musalla taşında takkeli cüppeli bir memur soruyor ’Hakkınızı helal ettiniz mi? ‘ diye. Bir avuç balık zekalı da ’Evet‘ diyor geçmişi unutup.
Sonra hayal ediyorlar ölenin şerbetini içerken lokmasını yerken, ölenin cennete hurilerle köşe kapmaca oynadığını. Dünya da yapamadığı fantezileri orada rahatça yaptığını.
Eee… Cennet hayali bu adamların balık hafızalarına bu montaj edilmiş.
Siyasi liderleri dini lider hatta derviş, hatta evliya dan kabul eden bir toplumun olacağı, varacağı son durak burasıdır.
Birileri çıkıpta söylemiyor bu balık zekalı bir avuç topluluğa, ‘Cennete siyasetçilere tapılarak girilmiyor‘ diye. Birisi de hatırlatmıyor Rasulallah sözünden şunları; ‘Cennete Mümin kullar girecektir. Mümin kulda yalan ve nankörlük asla bulunmaz‘ mealindeki birçok hadisi unutmuşlardır ya da unutturulmuştur.
***

ALMANYA’DAN Sakarya’ya döndükten sonra çalıştığım gazetelerde yazmış olduğum yazılarım üzerine özellikle iktidar partisi kanadından aldığım eleştiriler, tepkiler, övgüler, gazlar sonucu bir nevi kendimi ve yazılarımı masaya yatırdım...
Siyasiler için en büyük hakem halk, mahkeme salonu ise seçim sandığıdır...
Yazar için hakem de mahkeme de okuyucudur...
Tribünlere oynamak değil.
Eskiden bir yazar gazetede birşey yazdı ise doğru kabul edilirdi.
Son 20 yıldır ise akıllara ilk gelen düşünce; bir yazar eleştiriyorsa bir şey istemiş alamamıştır, övüyorsa bir çıkarı söz konusudur!

SAKARYA basını dibe vurmuş durumda. 12 sayfa gazete çıkaran ve bir de internet haber sitesini kuran gözünü hemen belediyelerin kasasına dikiyor...

Belediye Başkanlarının kendisine reva gördüğü ilan, ajans ve matbaa işlerine göre "yayın politikası(!) " belirleyen ve arpalandığı belediye başkanlarını "KRAL" ilan ederken arpalanamadıklarını ise "TUKA-KA"laştıran bu sözüm ona gazetecilere "BESLEME" adını takmak pek de yanlış olmaz..

"Kişi karşısındakini de kendisi gibi bilirmiş" misali bu BESLEME'ler sanır ki herkes, kendileri gibi "BESLEME"..

SİYASET sahnesinde yerini aldığı günden, içinde bulunduğumuz güne kadar MHP’yi taşıyan ruh, Türk milletinin ruhudur.
Bundan dolayıdır ki! MHP; Türk milletinin bağımsızlığına, bütünlüğüne uzanan her eli kıracak, milleti ve devleti için hayatını feda edecek yürek ve kararlılığa sahiptir.
MHP; Yalanlardan arınmış ahlak denizinde, her türlü hırsızlık, yolsuzluk, alavere dalavereye savaş açmış, ülküdaşlarımızla yarının Türkiye’sine yürüyen bir ufka sahiptir.
…………………………
MHP; Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine herkesi ''dünya görüşü ne olursa olsun'' kucaklayacak kadroların barındığı tek kaledir.
MHP; Cumhuriyet değerlerini kitaplara hapsetmiş ve siyasi gelenekleri yok saymış düşüncelerin aksine, asırların bilgi ve tecrübesini harman ederek, bütün milli karakterleri bünyesinde barındırmıştır.