zamanında çok can çekişmişti köle şimdi onu hiç tanımadığı bir adam sırtında taşıyor hamalın sırtındaki köle ölmüş hamalın sırtında taşıdığı toprağa gömülmüş ve şimdi o hamalın sırtında çiçekler açıyor ağlayanları beliriyor bayram sabahlarında şeker emiyor toprağın suyunu içer gibi sanki bir cenaze aracıymış gibi sırtında taşıyor köleyi etrafında şarap içenler beliriyor hamal üzerine alınıyor şehrin bütün varoşlarını zamanında çok ölü taşımıştı hamal şimdi onu hiç tanımadığı adamlar gözyaşlarıyla karşılıyor hamalın sırtındaki köle çürümüş hamalın sırtında taşıdığı gübreye gömülmüş ve şimdi o hamalın sırtında sinekler vızıldıyor ağlayanları beliriyor bayram sabahlarında tütün sarıyor memleketinin arka sokaklarını sayar gibi
ne çeyiz sandığının ceviz gölgesi
ve ne de acının ses duvarındaki
yorgun ve bıkkın bekleyişler
Acılar karartmışsa bile günlerin duvağını