Haller ve Manzaralar.

Sanki Rabbim yukarlardan bir yerde,
Yerleştirdi beni, billur odaya..
O kadar yüksekte, açık her perde;
Derdim, neden insan gelmez hizaya?

Kendime göz attım; nerelerdeyim?
Seher vakti, hisli, eğilmiş başım..
İnsanlık kurtulsun, bir ben öleyim;
Yetmez cehenneme bin damla yaşım…

Seccadem buruşmuş, dizler uyuşmuş;
Damak kuru, dil Rahmanı tesbihde..
İmansızla imanlı bir uyumuş!
Haller zahir, yalan da yok, teşbih de!

Kendimden sıyrılıp uzanamadım!
Kim nerde, ne yapar.. umursamadan..
Nefsi takipteyim hep adım, adım;
Yorulmadan, usanmadan, bıkmadan!..
.
Teneffüs tadında erken ezanlar,
Geceyi sıyırıp, çeker sabahı.
Seni ancak Rabbin kuşatır, anlar;
Tekbirle namazda eşsiz ilâhı…

İhtiyar cemeat iki saf tutan,
En dinçleri benim atmış yaşımda!
Nedir bu gençliği derin uyutan?
Suâller.. suâller.. balyoz başımda!

Annesi sabinin elinden tutup,
Güneşi görmeden mekteb yolunda..
Büyüyecek çocuk bilgiyi yutup,
Zarfını boş vermiş, kıymet pulunda…
.

Birazdan döküldü kalabalıklar,
Basılmadık ne kaldırım, ne köşe..
Bu akınlar hangi düşmanı savar?
Yapış nefis, rakibi bol gümüşe…

Hipnoz makinesi televizyonlar,
Sihirden mil çekmiş açık gözlere..
Körpecik beyinler, ancak piyonlar,
Ruhları şimdiden mosmor bin kere!

Kemâl eleğinden kum olup aktık,
Tepe tepe ruhlar, kalkmaz cemadat!
Ne öteye geçip, ne geri baktık,
Cehalet veziri hemen etti mat!

Oldu, fikir uçlu, burgulu matkap;
Dekor hizmetinde çilesiz köle!
Altına hasetten çatladı her kap!
Hanım ağlar, kız dövünür, nafile…

Endişe mıhına basanlar bilir,
Boğazımıza dek kan birikiyor!
Aldırmaz şen sıpa, görmezden gelir!
Bir de utanmadan kirlisin, diyor!..