Aynı zaman dilimindeki Dünya toplumları; gelişmişlik düzey ve düzlemleri olacaktan çok farklıdırlar. Toplumların kendi üretme ve üretememelerinin sağlayacağı özgürleşmeler de, farklı olacaktır. Aynı kullanım, aynı üretim ve aynı sağlayışların tüketimleri düzeyinde olamayan Dünya halklarının da; birlik içinde, 'Halklara özgürlük' gerçeklenmesi hiç olamaz.
Hangi halkın, hangi ihtiyaçları düzeyinde, birlikler ve karar kılışlar sağlayacaksınız! Söz gelimi Zimbave toplumu halkının ihtiyaçları ekseninde mi devinilecektiniz, ABD halkının ihtiyacı ekseninde mi buluşacaktınız? İki farklı halkın kavrayışı, sorunu çözme yöntemleri aynı olabilecek miydi? ABD halkı Zimbave halkının direnişini madden manen desteklerken, olası bir ABD halkı direnişini, Zimbave halkı maden destekleyebilir miydi? Birisinin sağlayış yolu olacak gelişmeler, diğerleri için olanaksızlığın, kullanımsızlığın, amaçsızlığın umursanmazlığı olacaktır.
Bu bağlamda bakıldığında Dünya halklarının, üretimleri ve üretileni tüketirken ki farklı farklı yaşantılımları ve farklı farklı aidiyetler birliği içerisinde oluşları vardır. Bu bağlamda her bir halkın, Dünya halklarıyla ortak paylaşanlı bir organik bağları pek pek yoktur.
Söz gelimi gelir düzeyi, kişi başına 50 000 dolar olan bir toplumun halkının özgürlüğü ile kişi başına geliri 100 dolar; 500 dolar; 1000; dolar ve 3000 dolar olan toplumların: 'Halklara özgürlük' sloganına tepkileri de aynı olamaz. Bu sloganın gerçekleşme katsayısı da olamaz. Bu gerçeklenmenin paydaları da hiçbir zaman bu belli ekseni yapılarlan da eşitleşmez. Çünkü üretim tarz ve biçiminiz ve bunun bölüştürülmeleri çok farklıdır. Bu farklar kat sayı eşitlemesini oldukça geriletir.
Üretim ve tüketimleri farklı olan toplumların, halk kültürleri de farklı olacaktır. Bu demektir ki halkların bir olay karşısında anlama ve anlayış koymaları, mantıksal evirtime dek olacak çözümleyicileri, verilen bir kodun aynı çevirimini yapamayacaklar demektir. Bir toplumun halkı, bugünkü iletişme ve birlik düzeyine, bunca zaman sonra; 6000 yılda gelebilmiştir. Ki yinede çok rahat bir konum değildir. Eskiye göre çok çok iyidir. Durum bu iken; 'Dünya halklarına özgürlük' demek; 'Dünya halkları birleşin demektir' bu birleşmenin uzlaşma ile aşılması ne kadar sürede olur kim bilir!
Geçmişteki sosyal (etnikçi) birlikler yerine toplumun halkı, Dünya çapında, Dünya toplumları kadar Dünya halkları etnikliği gibi bir konumu ortaya çıkartmıştır. Nasıl eski yaşam şekli 'doğadan sağlayışçı yaşantılaşma (sosyal birlik) ' şekli giderekten topluma giden yolun ittifakı ile bir anlayış seviyesine getirilebilmiş ise, şimdiki Dünya halkları etnikçi düzeyi de yeni bir oluşumla (ittifakla) , elbette aşılacaktır.
Elbette, insanlığın gidiş hedefi 'Dünya halkları birliği' olmalıdır. Zorunlu olaraktan da gelecek içinde de olacak gibidir. Ve bunun adımları, daha süreç belirmeden; daha yumurta kapıya dayanmadan; öngörülmelidir. Plânlanıp oluşturulmalıdır. Ve şimdiden bu oluşmanın yol akışı verilmelidir.
İnançları üretmek, geleneklerini korumak gibi donanımların dışında Dünya halklarının bir de köleci sömürülmeler, cahil olma gibi ortak noktaları vardır. Bunlar ilk bakışta birleşebilmenin ortak noktaları gibi görünürse de yanıltıcıdır. Çünkü yukarıda değinildiği gibi bir toplum nasıl üretiyorsa ve üretimlerinin paylaşımını nasıl yaptırıyorsa; sömürülmeleri, inançlaşmaları, o oranda da cehaletleri ve geleneklere sarılmaları; o denli farklı kavranışlar düzey ve düzlem ekseninde oluyordur.
Bu da ortak gibi olan noktaların, Dünya halklarınca aynı oran ve şiddetle kavranamayıp, birlikte devinilememesi demektir. Böyle olunca da, bu çağrı; bir duygu zemini duygudaşlığı olmaktan öte gidemezdir. Bir zorunluluğu ortaya konamadan, siz hayali toplumu ön görüşle; eski sosyal birlikçi yapıları, öngörünüz olan hayali bir toplumsal yapı için katılıma çağrı yapsaydınız, ne kadar başarılı olurdunuz?
Halkın, belli dir düzlem zaman içindeki o düzlem zamanın belli siyasi bir coğrafya alanında, sözleş ilen bir toplumu,vardır. Toplumun içinde, toplumlar olmaz. Her toplumun kendisine özgü üretimini yaptıkları; bir üretimle, bir tüketim ve paylaşım teknikleri (toplumu) vardır.
Örneğin; Çin toplumunun üretim tüketim ve paylaşım teknikleriyle; ABD toplumunun, üretimleri, geliri paylaşımları ve tüketim teknikleriyle; Türk toplumunun üretim, tüketim ve gelirin paylaşım tekniklerinin, birbirleri benzeşen ve hiç benzeşmeyen yanları vardır.
Halk, toplumun kesimleri değildir. Aksine halk, toplumun sosyal (insan ve insanlar girişmeli) yaşantısal beliren, totem kandaş aidiyet ve inanç bağlarını güden etnik topluluklar karışımıdır.
Halk homojen olmayıp, (inanç, etniklik ve özel yaşantılımından ötürü) hetorejendir.
Toplum halka yansır. Ama halk topluma yansıyamaz. Halkın ekseni devinimi toplumsal olanı; üretimi bilmez. Topluluk toplum değildir. Toplum; birey insan- ve nesne (üretim araçları) ve üretim (gelir) ve paylaşım eksenli bir girişmedir.
Toplumun kesimlerine, üretim sektörleri ve hizmet sektörleri denir. Sektörlerin temeli üretime ve üretim ilişkilerine dayanırlar. Sektörlerin üretimsek olacak her bir girişmesinin; halkla hiçbir ilişkisi yoktur.
Halk, toplumda çalışıp pay alan bireyin gelirinden ötürü toplumuyla, girişir. Toplumun yurttaşı olarak girişir. Halk toplumun yurttaşı olacaktan, toplumdan bir çok hizmetleri alır. Yine halk bu hizmetler karşılığı, devlete ve topluma vergi verir. Değilse yurttaş toplumuna karşı; ’madem ki benden vergi alıyorsun; okula nasıl gideceğime karışma’ diyemez.
Bunu diyen yurttaş; en cahil, en bedhah yurttaştır. Bunu diyorsanız devletten güvenlik talebiniz, sağlık talebiniz, yol talebiniz vs. de olmamalıdır. Çünkü vergiyi bu sağlayışlar için verirsiniz. Vergiyi kişiler; bir lütuf, bir başa kakma olacakta vermeyip; vergi, karşılıklı bir yüküm eşilmedir. Televizyon için ödediğiniz para hatırına, satıcıya tokat atma öznelliğinizi dileyemezsiniz.
Ama vergi veriyorum, eğitim araç gereç ve düzenimi sağla. Vergi veriyorum; yolumu yap, Tehdit ediliyorum beni koru, diyen bağıntılı denetim mekanizmalarınızı harekete geçirebilirsiniz. Demokrasi burada belirir. Değilse, vergi vermeniz, kişisel kibir ve öznelliğinizi topluma dayatmak için değildir.
Aksi halde; ‘ben vergi veren bir yurttaşım, senin kuralını takmam’ demek ne demokrasidir, ne yüküm eşilmedir. Ne toplum olmanın sözleşilmesidir. Vergi vermeniz toplum içinde özel tutumlaşılmanızın gerekçesi olamaz. Vergisini veren yurttaş, o toplumun halkı içinde heterojen olacakta özerkleşir.
Öyle ise halk, toplum içinde olan toplum kesimi değil. Yani toplum içinde, başaka toplumlar yok. Bu birinci yanlış. Halk toplumun kesimi değildir bu ikinci yanlış. Bir toplumun sözleşen, kurum, kural, üretim tüketim tekniklerinin reel çevresinde kümeleşmekle, o topluma ait, bir halk vardır.
Bir toplumun halkı, tamamen insan elemanlarını içerir. Bir toplumun halkı, kendi içinde çoğuldur. Yani melez biyolojili, farklı inançlı, farklı gelişemeyen dil, söylem gibi kültürleri içeren; totem kandaş bağ aidiyetlikler karışımıdır. Bunlar halkın ve kişinin öznellikleridirler.
Bunlar tarih içinde yararcı rollerini oynamıştırlar. Şimdi halk, kimi özellikleriyle; uygarlığın geride bıraktığı bir kilometre taşı, bir yol taşı olmanın uzantısı olacaktan bulunmaktadırlar. Bu bulunmanın dalgalanan yapısı, toplumları yorar.
Bir toplumun halkına halklar denmesi çok yanlıştır. Burada bilinç körelmesi olmaktadır. Buradaki halklar sözcüğü, halkın oluşturan etnik dediğimiz; totem aidiyet kültürleri ile aynılaşan bir söylem olur ki tam bir bilgi kirliliğidir. Sonuç:
Nasıl şerbet; şeker, su, boya gibi farklı özelliklerin karışımıdır. Ve biz; şekere, suya, renge şerbetler diyemeyiz. İşte etnik yapı en minimal biyolojik özelliklerden ve oldukça çok öznel özelliklerden oluşur. Böyle bir etnik özelliklere de halklar diyemeyiz. Çünkü etnik yapılar homojen bir tek düzeliktir. Kendisinden başka etnik (halk tanımını) oluşmayı içermezler.
Oysa halk, bir yönü ile etnik yapılar karışımı, girişmesidir.Yani etnik yapılar halk dokusu taşımazlar. Bu yüzden de halklar diye tanımlanamazlar.
12.12.2009
Bayram KayaKayıt Tarihi : 28.1.2011 12:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!