Egemenlikleşme toplumsaldır, toplumsal yol ve yöntemlerin yasallıklı tutumlaşmasıdır. Kişi ve halkların tutumu çokça nesnel yasallıklı olmayan bir öznelleşmedir. Hatta kişisel biyolojik inişlere götürülen kişi psikolojileri taşınır olacağından egemenlik sel değildirler. Ve egemenlikleşemez. Egemenlik bir özgür olma tutumsalıdır. Bu tutumsalda, kişisel ve halksal biçimlenişli olmayıp toplumsal karakterlidir. Özgürlük toplumsal üretiş biçiminden çıkmıştır. Halk alana kendi anlamasına göre ödünç ve anlam deformesi olarak yansımıştır.
Yani toplumsal bir var kılışın üretimi olan özgürlük, sizin iç ve dış şart uygunluğunuzla seçenekleşip, yararcı kullanımınızla gerçekleşen özgürleşmedir. Böyle olunca kişi ve halkın muktedirliği değildir. Örneğin bir uçağın yapımı, üretimi, toplumun işidir. Halkın uçağı üretmesi için iç şartı (bigi) ve dış nesnel şartı yoktur. Ve kullanıma açık özgür edişidir. Bu, muktedir oluşun egemenliğidir. Halkta uçağa binerek kullanım yararındaki özgürlüklerinden yararlanır, yaşamını sürdürür. Halk uçağı üretmediği için, yani özgürlüğü sağlayamadığı için egemenlik sel bir yapı değildir.
Paleolitik (eski taş çağı) çağın insan sosyal yaşamı, belki mezolitik dönemin karekteristik özelliğiyle, insanın toplulaşan yaşamında, halkın yaşamını ayrıştıran yapılar henüz yoktu. Ancak komün yapı tomurcuklanmıştı. Halk Ya da toplumsal yapı, örgenleşen organik yapının, halk ve toplum alan kırılma indisini, henüz neolitik (cilalı taş çağı) çağlarda yeni yeni, şimdi bizim göreceğimiz denli silik, az buçuk, belirlenir olmuştu. Tabi bu hal, o günün konjonktüründe okunacak bir şey değildi. Bu günkü merdiven basamağından geriye bakışla bunu söylemek olasıdır. Üstelik o zamanlar ilkel ortak yaşamın hükmündedir. Toplumlaşma teorik olarak halkı ortaya koyacaktır. Bu gide gide, günümüz sonrasındaki konjonktürlerde ise, nerede ise; toplumlar halksız olacaklardır!
Toplum evirildikçe, toplumsal yapı; halksal yapıdan çelişiyordu. Bu yinede ayırt edilir bir görünüş değildi. Toplumsal normlar, başlangıçta halkın normları ile özdeşleşiyordu. Özellikle teknoloji uygulaması insanı işsiz kılıyorsa da, başlangıcın insan nüfus yoğunluğu azlığı ve daha paylaşılmamış toprak alanların yerleşime açılması görecesiyle aşılıyordu.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman