Halk Ve Egemenlik 17 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Halk Ve Egemenlik 17

Yüce Tanrı kavramı, bizim çözdüğümüz, anladığımız bir mümkünlükte değildir. Her çağ ve zaman zemininde bilgi ile anladıklarımızla yetineceğimiz düşünsel bir hal mutluluktur. Şunu belirtebilirim, bilmek isteyişte; asla bilemeyeceğimiz Tanrı bilinmezini, farz edelim ki tümden bildik! Tüm bilme anındaki duyacağımız mutluluk hazzımız: şimdiki yalan yanlış ve eksik bildiğimiz, Tanrı anlayışıyla duyduğumuz coşkusal mutluluktan, hiçte; daha fazla olmayacak.

Bunu Erasmus'un bir mutluluk tanımlaması örneği ile paralelleyim: Mücevher takma isteğinin özelliklede kadınlar dünyasında, tartışılmaz bir heyecan yarattığı muhakkaktır. Aynı imrenmeyi taşıyan bir başka kadına kocası, ilkinin benzeri ve sahtesi ama her bakımdan son derece ikizi gibi olan beş para etmez kopyayı, hakiki mücevher diye taktırsa. Sahtelik de, kuyumcunun anlayamayacağı denli usta taklit işi olsun. Sahte takıyı taşıyan kadınla, sahte olmayanı taşıyan kadının mutluluk sevinci arasında ne fark vardır?
Bu anlatım bir ufuk açması bağlamında doğrudur. Ama iş böyledir demek, kesinlikle böyle değildir. Her bilgi yeni bir aşama yeni bir bakış tarzı ve yeni bir bağıntılı biliniş olacaktır.

Tanrı'nın egemenliği; bizim güç yetirip, bilip, anlayıp asal müdahale edemeyeceğimiz bir hal değildir. Müdahaleyi etmeyi bile düşünemeyeceğimiz bir aciziyetimiz, bir had bilirliğimiz olacaktır. İnsanın kendisini, Tanrı ile kıyasına gitmek dahi, bir patolojik durum olarak görüp değerlenmelidir. Yani Tanrı egemenliği bambaşka ve kıyaslamasız, bir olay; insan egemenliği bir güç birliğine dayalı olan aczi yetin ortaya konmasıdır. İkisi birbirine benzemez bile. Sadece Yüce Tanı’yı anlayışımız ve kendiişlerimizi insan sözcükleri ile anlar ve anlatır oluşumuz; bu kıyas tutma çelişkisini bize düşündüren bir cahil oluşumuzdur.

Özgürlük ve hak, bir toplumsal kavramdır. Toplumumuz olmasa idi, özgürlüklerimiz ve de haklarımızda olamazdı. Hak ve özgürlüklerimizi toplumsal soyut emek ve toplumsal somut kolektif emeklerimizin sağladığı bileşkelerdirler.

Yani, toplumumuzun üretme gücüne paralel; özgürleşir ve haklar sahibi oluruz. Haklar ve özgürlüklerden yararlanma bizim; toplum içindeki iç dış uyumlarımızın seçtiği bir alternatif ve zorunlu kılınış yaşantılaştırılmalarıdır.

Bir insanın öznel değerlerini ve yargılarını, tercih etmesi ve düşüncelerini özgürlük ve hak değildir. İnsanın talebi (hak istemi) toplumsal üretiştendir. Sizin toplumdan hap hak talebiniz olur. Yani toplumsal emeğe, toplumsal üretime ve toplumsal paylaşım ve tüketime, vs.ye katkı yapan ilişkisel öznel düşünmelerimiz düşünme hak ve özgürlüğüdür. Ama dogmadan kaynaklı tartışılmaz düşünce öznellik ve anlayışlarımız, halka ait subjektif düşünme özgürlüğüdür.

Toplumun belli bir üretim tarzına göre; hukukuna ilişkin, paylaşımına ilişkin, yönetimine ilişkin vs. fikir ileri sürmesi, hem düşünce (esasen insan düşünür bu engellenemez) hem ifade hakkıdır. İfade hakkının toplumsal olabilmesi için akılcı, bilimsel ve konjonktürle yaşamla ve üretimle ilişkisel olmak zorundadır. O zaman toplumsal bir hak, toplumsal bir özgürlük hem de toplumsal talep egemenliğiniz kendilik ortaya çıkarır.

Örneğin kapitalistçe üretimi, sosyalist üretime çevirir olma düşüncenizi söyleme hak ve özgürlüğünüz vardır. Çünkü bu ifade konjonktürle düzleme uygun, toplumsal üretişinize uygun, üretişinizin paylaşımına uygun bir anlatım olacaktır.

Ancak mağara devrinde yaşamak istiyorum. Bu benim fikrimi ifade hakkım dememelisiniz. Konjonktürle düzleme uygun değil, toplumsal üretime alabildiğine aykırı, paylaşım da, zaten böyle bir düşünce ile ortadan kalkmış olacaktı. Tamamen subjektif ve kişisel duygusallıktır.

Yukarıdaki örnekte toplumdan sağlık için hap talep etmenizin bir öznel kullanımı şöyle ifade edilebilir. Hap kırmızı olursa içerim, siyah renk olursa içmem diyen öznelliğiniz bir hak ve hakın özgürce toplumsal olarak dile getirilişi değildir. Toplum hapı yapar hapın mahiyeti veya farklı akli bir seçiciliği onu öyle renklendirmiştir.

Öznel duygu ifadesi sizi bağlar. Eğer o renk hapın özelliğini engeller bir keyfiyet nesnelliği imalat hatasını içeriyorsa bunu ispatla söylemek hak ve fikir özgürlüğünüzdür. Öyle değil de ben öyle inanıyorum demeniz, subjektif dogma hakkınızdır. Toplumsal işleyişte yeri yoktur.

Toplumun dışında, insan yaşamı ne dileyebilmiş ne isteyebilmiştir. İsteyip dilese bile, temin etme karşılığı cevapsızdır. Yani, toplum dışında hak, özgürlük ve egemenliğinizde yoktur.

Bir antibiyotik üretiş toplumun becerisidir. Toplum sizin acı çekme zorunlu bağımlılığınızı ağrı kesicileri üreterek aşar. Ağrı kesiciyi kullanmak sizin için bir tercihtir. Toplumunuz eliyle acı çekme zorunlu bağıntınıza artık egemensiniz. İlacı kullanma Ya da kullanmama tercihi bağlamındaki olanağı toplum size seçimli bir hak kılarak özgürleşmenizi sağlamıştır.

Yine toplum sizin, uzak mesafelere kısa sürede ulaşmanızı, bir seçenekli tercihi olarak, özgür kılmıştır. Bir zamanlar, bir yerden bir yere, zorunlu yaya giden insanın, bu günkü insana göre özgürlüğünden bahis edilemez. Çünkü bizim kadar seçenekli değildir. Çok seçenek henüz var edilmemiştir. Yani bizim özgür olmamız toplumsal emekledir.

Siz bu özgürlüğü kişisel olarak tercih edip kullanmasanız dahi, toplum bu olanağı kendi düzlem ve zamanı için zorunlu olarak üretecek bir anlamda da sizi buna zorunlu kılacaktır. İşe gelirken, dakik olmanız gereken durumlarda ötürü gecikmenizdeki yaya gelmenizin nedenini; neden taşıta binmediğinizi, sorarak sizi bunu kullanmağa bile zorlayacaktır.

Toplumsal emeğin seçenek olarak önünüze koyduğu olanak, ancak seçenek olarak ortaya konulduğunda toplumu ilgilendirmiyorsa yaya Ya da vasıtalı gitmek, sizin bir özgürlük tercihiniz olabilecektir. Bu özgürleştiren toplumsal emeği istemenizde, seçenekleri sağlar oluşunuz da, demokratik (sağlama yollarını gerçekleştirme süreci) bir hakkınızdır.

Toplum toplumsal işleyiş için olanaklar üretir. Kimi olanağı toplumsal ilişki için kullanmak zorundasınız. Örneğin toplumsal iletişim için, telefonu kullanmak zorundasınız. Ne var ki yine telefonu halk yaşantınız içinde kullanmaya bilir, hatta onu günah bile sayabilirsiniz.

Daha açığı, yollarınız kardan kapandığı zaman, karın kapatma tasallutundan sizi kurtaran halk değil, toplumun emek gücü olacaktır. Sizi kurtaracak olan bu özgürleşmeyi; bir demokratik hak olarak, toplumdan talep edersiniz. Ay'a toplumsal özgürleşme, toplumsal egemenlik ile gidersiniz. Yine böbrek diyalizi özgürlük ve hakkınıza; toplumsal emekle kavuşursunuz.

Ancak konjonktür toplumunuz bunu üretebilmişse, dilersiniz ve talep edebilirsiniz. Zorunlu bağımlılıklarınızdan, yeni kısıtlamalarla ve yeni bağıntılılık ilişkileriyle ancak böyle özgür olursunuz. Her biri ancak siz yalnızken, toplum dışı iken çaresizliğiniz ve serbestliğiniz olacaktır. Dileyip isteyemeyeceğiniz durum ve tutumlar; toplumumuz sayesinde ilişki kısıtlılığı olarak bir maliyeti toplumla ilişkilediğinde, size yepyeni, kendi başınıza beceremeyeceğiniz bir özgürlük belirmesi olarak yansır. Ve size özgürlük olarak, kar olarak; doğar.

İnsanın örtünmesi, insanın inançlı olması, insanın tapınma alanlarına gidip gitmemesi gibi birçok konu hiç özgürlük ve hak ve egemensellik değildir. Bunlar halkın mesele ve konusudur. Kişilerin toplum dışı zamanı tüketilmesinin halk içindeki çok az sınırlılıkla serbestleşme öznel kimlikleşmedir. Toplumsal işleyişin monoton olan öznesine karşı, halkın ve formasyonlu özne kişilerinin kimlikleşmesidir.

Sürecek 17

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 17.4.2009 16:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya