Halk Ve Egemenlik 02 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Halk Ve Egemenlik 02

Şu bir gerçek ki; zengin ülkeler ve diğer ülkelerin ekonomi ve kültürce gelişmiş kesimleri bir nüfus artışına gitmez iken, hiç gelişmemiş ve kültür seviyesi düşük ülkeler de nüfus artışı bir patlama biçimindedir. Bu yaşam düzeyi bir balığın ortama milyonlarca yumurta bırakıp, ancak birazının yaşama şansı bulması gibi, doğaya sınırsız bir karışma (müdahale) yapmaksızın, kısmi doğal insan güdülme baskısı gibi belirmektedir.

Ham insan düzlemi ile baktığınızda, tüm evreni insanın doldurması aliyul aladır! Oysa bir öküz, konuşturulabilse idi aynı hakkı; öküzler için savunur olacaktı. Sizin üretişiniz iş alanının üretilmesindeki gerekli sayıdır. Bu alanın yaygınlığı ihtiyaç talebi nüfusun alt ve üstündeki değerler etrafında dönmelidir. İnsan yaşam alanı, dünya habitat yaşam yüzdelik alanının alt ve üst değerler etrafında gelişmeli. Bu bir istatistikî yoğunluk etrafında şekilleniştir. Azalan artan dengelemelerle süreçleşir bir kesinlik olmayandır.

Yani insanın yaşamaya hakkı olması ilkesi yerine, üretmeye hakkı olması ve tarlada izi olanın harmanda yüzü olması ilkesinin egemen olduğu yaşam tarzına kayılacaktır. Kapitalist kar hırsının tükettirdiği ve Dünya ölçeğine aynı tür ürettirişin yaygınlaştığı bir türden kirleten bir üretim ilişkilenişinin ortamdan kalkmağa yüz tuttuğu zamandır. Üretim üretenlerin ihtiyacıyla sınırlanan ve çeşitlenen üniter entegrelere dönüşecektir.

Kozmolojinin evrimi, Dünya'nın evrimi, biyolojik çeşitlilik ve bize göre vahşi habitatın kendi evrimi, jeolojinin evrimi, hele hele tarihin kaotik evrimi bunu bize dayatıp adeta eze eze yaptırmaktadır. Artık insan geleceği ve Dünya'yı planlar olmaktadır. Çünkü Dünya'yı bozanda insandır, bu bozulmanın sorumluluğuna varan bilinçlenme de insanladır.

Gözlük değişmiş, bakış keskinliği artmış, görüş alanı içinde sadaka, merhamet, zulüm gibi anlayış görüşlerini silikleştirmiştir. Geleceğin toplumu teknokrat üreten kadrolar elinde olacağı kapitalist mülkiyetin olmayacağı, üniter birimlerin ihtiyaçlarının karşılandığı karmaşık alanlarla gerçekleşecek gibidir. Geleceğin toplumu sürekli bilgi üreten bir toplum olacak. Çünkü insanın evrenle haberleşmesi ve ilişkilenmesi ancak bilgi ve teknoloji üretmesi ile olacak. Kapitalizmin teknolojik enkazlar yaratması en asgari düzeye inmiş olacaktır.

Geleceğin toplumu uzaydaki sağlayacağı enerjiyi bu kadar nüfus ile merhamet olsun diye paylaşamayacağı açıktır. Haldeki toplum insan yaşamını doymanın en yüksek ilişki sınırlarına taşıyıp o noktadan itibaren artık doymayı tükenmeye dönüştürmüştür. Ve var oluş, sürecimizi tükenme noktasına getirmiştir. Toplumsal kayra insan öznelliklerinin belli bir noktadan sonra nüfus olarak iflası olmuştur. Çünkü nesnel yasallığa boyun eğişin gelişmesi kaçınılmazdı.

Artık iyilikten maraz doğmayacak, doğal gidişe aykırı oluştan maraz doğacaktı. Çünkü doğal gidiş canlı ve cansız her türlü belirişin işleyişine ve işletilişine uygun çalışıyordu. Ve doğal süreç parçalı ama tümcülü bloklarla çalışıyordu. Doğal gidiş toplu bir belirme ve değişme dönüşmenin yasasıydı. Sadece insana özgü olarak geliştirildiğinde belli bir noktadan sonra çalışmıyordu. Öyle ise, bizim egemenlik öznelliğimiz saltık olamazdı.

Dünya milyarlarca yıllık bir süreç boyunca aynı anda yaşayan insan nüfusunu milyonlara getirdiği kuşkuludur. Ancak yaklaşık olarak, on bin yıldan bu yana insanın toplumu var etme becerisi ile ve toplumun gücü sayesinde, insan nüfusunu 18.yüzyıl sonuna değin 250- 300 milyon aralığına getirilebilmiştir.

Günümüzde ise teknoloji yoğun toplumlarla 6 milyarı aşan Afrika, Güney Asya, Latin Amerika gibi sefaletleşmeler ve dünya oksijen merkezlerinin insan yerleşimlerine açılması artık bıçağın kemiğe dayandığı noktadır. Dünya kaynakları, sırf insan nüfusuna yeterliliği ile yaygın şekilde davranılamayacak denli, önemli ve acildi. Bu hurafe çoktan göçmüştü. Üstelik geleceğin insan nüfusunun olacağı da meçhuldü. Doğaya; bizim egoist lehimize göre, sürekli aynı yineleyişlerle müdahale etmemiz büyük bir günahtı.

Bu günah, hayatı yok edecek süreçlere kayıştı. Çünkü Dünya bir daha başlangıç koşullarının, koaservat ve biyo polimer yapılarını sağlayacak yapı ve koşullara asla sahip olamayacaktır. Bu bir bilinç halidir. Bu sorumluluğu ancak üreten toplum sağlar. Yaşayanda üreten olacaktır.

Dünya geleceğini, şu an elindeki organik ve inorganik mevcutlara göre şekilleşmek zorunda idi. İnsanların bunların aleyhine gelişen nüfusu yerleşim ve yapılanışı bir büyük azap ve günahtı. Evrende Hiçbir üstünlüğümüz, özel bir önem ve yerimiz yoktu. İleri uygarlık ve zekâ durumları koyuşumuz evrenin yol alışındaki tek ve en son gelişme, alternatifi olmayan durum, asla değildir. Evrenin gözünde bizim varlığımız bir dinozorun var ve yok oluşundan daha ayrıcalıklı ve sınırsız ve daha saygın değildir. Biz sadece insan ömrümüzün son deminde daha özgür davranabiliyoruz

Buda sorunsalları alabildiğine olanın sorumluluğu; hiç de az şey değildi. Yol; ayrıcalıklaşan, kendimizi yalnız kılan, bir gelişmenin lehine değilse; evrensel birliğin akışına özgürlüktü.

Bunları öğrenip düşünmek, asıl insan yanımızı ortaya koyuştur. Dünün toplumlarının bilip ortaya koyamadığı bir yetenek ve anlayıştır bu. Artık toplum ittifakların konusu coğrafyadan coğrafyaya, totem aidileştirmesinin ittifakı değildir! Dünya'dan evrensele var olan her şeyle ittifakımızın aidileşmesidir. Bir taş, bu ittifakı Hiçbir zaman bilmeyecektir. Ama bizim zekâ gelişmemiz bunu zorunlu kılmaktadır. Çünkü Hiçbir kaya evrensel var oluşa karşı bir eylem koyamaz ve evrensel var oluşu bozamaz da ondan sorumluluk ve evrensel ittifakı yoktur. Kayanın, oluşum evren ittifakı edilgen bir var oluş süreçleşmesidir.

Bunu anlamak bizim zeki oluşumuzun bir göstergesidir. Ama bu zeki oluş başka tür zekilik yaşamlarının olmayacağının garantisi değildir. Elbet bizim zeki oluşumuzun da, uyuşmayan bir çevre karşılaşmasında, etkileşimsel çıkılmazlar karşılaşmasının da, sonunun geleceği akıldan uzak olmayan bir kaçınılmazdır. Eğer sürpriz bir sıçrama noktaları olmazsa, elimizdeki veriler böyle bir zekâ gelişmesinin de sonunu gösteriyor. Zekilik sürecek ama insanla gelişmesi belki bitecek. Eğer insan kendisini formlara sokmayı başarırsa belki idamesi mümkün olabilecek, başarılı bir çevre uyumu sağlayan viral yeteneklerle donanmış olacaktır.

İnsanlığın gelişmesi ile ve birkaç kişinin çalışıp diğer çalışamayanları besler olması toplumla olanaklı olmuştur. Toplum gücünün insanlara el uzatması ile üretemeyen yapıların, niteliksiz nüfusu oldukça ve sayı egemenlikçe artmıştır. Bunların zor dar yaşam olanakları, erdemler üretilerek düzenlenmiş. Her tür çaba ve gayretlerin teşviki ile toplum, hemcinsinin yaşar olmasını bugüne değin üslenmiş bir sağlar oluştur. Kuşkusuz bu hal, önümüzdeki yıllarda da gittikçe değişen yol alışlarla, daha da sürecektir.

Ne var ki toplum gücünün halkı önü alınamaz bir hak gibi yaşatır ve artışını kontrolsüz ve ölçüsüz biçimde artırır olması, bunun yanlış olduğunu, merhametten marazın doğduğunun idare edilemez oluşunu; doğa yasalarına aykırı oluşun bedelini, insanlar acı bir biçimde öğrenmeye başlamıştır. İnsanın saltık sandığı, sırf hemcinsine özgü erdemli duyguları ile yaşatıp, nüfus artışı gibi hiç kaale almadığı durumlar, bir arıza olaraktan; insanların burnunun dibinde, kendini acı acı belli etmiştir.

Bunlardan birincisi, insan nüfusunun elenmeden kendi için eşrefi mahlûk olarak çoğalması. Bu teorik de ve pratikte çok mümkün. Ne var ki sürer değildir. Sistem kendi sınırlarını aşıp başka sistem alanlarına kendisini ihraç ettiğinde kendi ipini boynuna taktığını Malthus'tan bu tarafa çok iyi anlamıştır. İnsanların yayılan bu nüfusu, önce tek tek tükenen hayvan soylarını, sonra canlı habitatlarını yok etti. Bu bedel karşılanamaz olmaya başladı.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 23.3.2009 19:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya