Tüm şehir dağsız kaldı
Ve bu yüzden yüreğimiz mahsur
Gidilecek yerler olmalı
Uzaklardan görülecek o yerler
Kurt mu yaşar , kuş mu? Bilinmeyen…
Geceyi ,
Can veren bedenler gibi,
Sızıyla söküp alıyor zaman.
Dökülüyor sokağa insanlar,
Yerini alıyor mavi, siyahtan.
Gözlerimse kapalı uyurcasına,
Beni bir odada sıkıştırıyor
Bir şeyler yapmak isteyen ben.
Bir şeyler.. yeni şeyler…
Artık – gitmek- bize gereken.
Çok gemiylen – çok otobüslen.
1.
Sıtını dayayıp ranzasının demirine
Günlük tutar bir mahkum özlemiyle;
-hergün aynı şeyler , keşke dışarda olsamda ,
Biraz bulut yesem , rüzgar içsem , göğe uzansam, yeri öpsem-
Tarihi geçmiş bu hüznü
Tüketmekten hasta ruhum.
Yeni uyandım akşamın uykusundan
Ağlamak istiyorum.
Dağlamak istiyorum.
Şu yoldan gelir belki
Belki de şu yoldan
O isterse gelmesin
Beklemek güzel ondan
Hatırlar bir heyecanı
Terk edilmiş bir şehir gibi
Teslim olur doğaya
Kalbim.
Ben olmadığım zamanlarda,
07:13
Uyandım ve hatırladım
Senin bu sabahlarda nasıl uyandığını.
Ilıcak bedenine parmaklarım batardı
Rüzgar;
Açıyor toprağını
Ne zorlukla kuyuladığım
Kan kuyusu zulalarımın.
Beni öldür ey rüzgar.
Bir köşesinde şehrin
Kimse tarafından sevilmeden
Yaşıyorum…
Bir yalnızlık büyüyor içimde
Yaşı , yaşıma denk.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!