Halime Yâr Olanlar - Garib Çoban
Ne kadar engin ve duygulu seher vakti.
Goncayken gül kendini temsil etmez açılınca birbir aşık sayfaları aşkla mükafatlandırılır.
Hususi bir tarifi vardır sevginin, tan vakti kızıllığı gibi tarifsiz sevgiliden.
Aynı hali ben ben kalarak sen sen kalarak sevgiyi biz kılarak.
Engin duygulu derin vakitlerde paylaşırız.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
Teheccüt vakti doğanlar, şems vakti ölenler değil miydi dedi deliler şeyhi.
Bir mezartaşına yasla gönlünü, öldüğünde olacağın aşkın duasından tekrar doğmak için.
Allah’a gönülden borç verenleri şems vakti, g/örmek yedi bitirdi beni dedi Garib Çoban
Teheccüt vakti ey aşk beni istediğin yere götür, ikimiz de ne uykudayız ne uyanık.
Hiçbir şey sevgiyle birbirine d/okunan iki düşünceden daha samimi olamaz.
Beni vahdet denizinin hakikatinde öyle bir gark eyle ki.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
Yalnız onunla göreyim, işiteyim, bulayım ve idrak edeyim.
Bir türlü yolu kendine çıkmayan sokaklar arasında insan sevmesini bilenlere gönül ver gönül.
Şevk ile salâtlar, Mü’minlere Rauf ve Rahim olan.
Aşk ile selâmlar, Alemlere Rahmet olan Habibullah’a…
Biz her Cuma kapınızı çalamasak da, sizleri haftalık azığını almak üzere fakirhaneye bekleriz efendim.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
İnsanın kendisinde gördüğü varlık ve benlik onu şiddetli bir sûrette sarhoş eder.
Bu benlik baştan aklı götürür,muhâkemeyi sakatlar.
Ve kalbden de utanmayı izâle eder,
O kadar rezâlet ve edebsizlikler yaptırır ki insan ne halktan ve ne de hak'tan utanır!..
Bir yol göstermiyor olması da bir yoldur.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
Vefâ, insanoğlunun Bezm-i elest’ten getirdiği bir hissiyat.
Alemlerin Rabbinin Ben sizin Rabbiniz değil miyim?..suâline Kâlu belâ evet cevabını verip bu ahde vefa gösterenler, iki cihan saadetinin sahipleridir.
Yıllar var ki cumayı bayram bilip bir mektup uzunluğunda ziyaretinize geliriz.
Aşk kapılarıyla açılan yolda, bir hukukumuz, bir muhabbetimiz vardır aramızda elbet.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
Bir fidan bitiverdi birden. Birdenbire böyle bir âb-ı hayat kaynadı, coştu.
Ansızın padişahlar padişahından lûtuflar, ihsanlar, sadakalar gelmeye başladı.
Hz.Muhammed Mustafa’nın aziz ve mukaddes ruhuna salâvat.
İlâhi sıfatların nakşedildiği o ruh, Muhammed Mustafâ’nın nûrundan insana geçip can oldu.
Can olduğunda sevincinden diyordu ki Hz. Muhammed Mustafa’nın aziz ve mukaddes ruhuna salâvat.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
Hak erenler şahit olsun ki!..
Biz vefa’ya îtibâr edenlerdeniz.
Soluklanmadan vefâ ile çaldığımız kapıdan geçip bu ruh kanatlarıyla sefâ’ya varalım.
Gerçi hoşgeldiniz amma bir de sefâlar bulasınız efendim.
Olduğu gibi görünmek ve göründüğü gibi olmak her insanın kârı değildir.
Kâmil, eğer bâtını halkın nazarında zâhir oluverse, asla utanacak bir hali olmayan kimseye derler.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
Denize ulaşmak için gökten yere düştüğü hâlde karaların arasında sıkışıp kalan bir su damlası gibi!..
Maksûdu ile irtibat kuramadan geçen bir ömür, acınmaya değmez mi?..
Biz rızkımızı yiyemeden, rızık endişesi bizi yer bitirir!..
Suretler yaratıldığı gün rızıklarımız da yaratılmıştı.
Burada yediğin o rızıktır.
Hiç kimse rızkından fazla yiyemez.
Rızk çalışmakla da artmaz.
Rızkını değil, dinini kurtarmaya çalış.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
Önce sen sadece sen diyor aşk.
Kendinden fazla ol ki yaraların sarılsın sevgiliyle.
Bize bizden haber verenler ruh meydanından gelir şems vakti.
Çıktım benden seyrüsefer etmek için teheccüt vakti.
Ben bilmem bahçesindeki bülbül ile tevhid çekerim.
Aşk dost cemalinden güle yansır.
Gönül evinden öyle geldiyse hayran olur dinleriz, her dem sözümüz bu diyen bülbülü.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
Erenler’in hali vahdet gülünden.
Benim sırrım kelamın feyzinden.
Her dem kim zahir, kim batın derde ferman olunca katresi düşer bir kabre.
Kim açık kim örtük fikrinden kuşluk vaktinde diri olana ihsan olur.
La mekanda sırdan haberdar olan dost varlığındandır.
Kim garib görünür Vehhab olandan.
C/an g/özüyle g/örene bir sevdadır, v/ar varından geçen sevgili.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
Musaffadır kalbim sana, zatına zakirdir karar edemediklerim.
La ilahe illa Huu’dan cümlemiz bir nefesten nefessiz nefestir feyzi ilahiden.
Hakayık olur sen gelince kışın sırrı biter, Hıdırellez olur derya’yı vahdetten gönül.
Kendine settar ile yâr eden sensin.
Vedud ile mağfiret kılıp, Mugis ile nazar et, al bu garib gönlü yanına.
Biz de bizim varlığımız da yokluktur.
(Y.ed - Biz Bu Dünya Niye Geldik Albümü)
Kayıt Tarihi : 22.5.2021 21:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şüphe hastalıkların yarısıdır. İyimser olmak, olumlu düşünmek ilaçların yarısıdır. Sabır ise şifanın ilk adımıdır. İbn-i Sina
Nereden gelip nereye gittiklerin bildiklerinden...
...
Hikayesi de bu felsefenin nişanesi...
Tebrikler Engin Bey.
TÜM YORUMLAR (1)