gülyaprağına çiğ damlası gibi düşmek varmış
yangın yerinde bir damlayı bölüşmek varmış
hüznü yakamıza takıp tören alanlarında
sevince, bir damla sevince gülüşmek varmış
her şarkının bir notası ayrılıktır
ağlamayı öğrenmeseydim
seni düşündükçe
her mevsim bahar olmasaydı...
uçmayan kuşlardır nakışlarında
kimine eren dedik
kimine toru
kaç bin yıl geçti bekler
gölgesinde karabaş koyun
kongurdar yamaçlardan
ses verir türkülerden
ekerler mi tohumunu çetir kayalara ardıç kuşları
ses verir mi kekliklerin çalovanın düzünden
erikli yaylasından geçermi bir daha sürülerin
tuz ekerler mi kayrak taşlara
kireçli kuyusundan sulanır mısın
Yeni yazılmış mektupların selamıdır
cemrelerin ardından düşürdüm
kıskanç kıyılarına yalnızlığın
ağlanmış gecelerin üşengeç sabahlarına
sılaya dönmenin muradında
özlemleri savurur yanarım
kara serviler gibi çığlıklarım oldu
gömütlüklerin suskunluğunda...
makyajı tazelenmiş ölümlerden kalan
tez ulaşan kara haber
namluya sürüldü gümüş renginde sözün
kendine iyi bak... diye biten mektuplar
“her mektup bir delildir” (kutadgubilig – yusuf has hacip)
kardeşim hepimiz
dingin kerpiç yontulara yazılmış yazgılarla
karıklara savrulan soyu bellisiz tohum gibiyiz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!