18 yaşında
Papatyalara karışmış kokun
Ellerin, ellerin olmuş Eflâtun...
Kelimelerin yoksulluğu, senin sadeliğin, benim acizliğim kâinatı tamamlayan
Kaşına, kirpiğine, yanağına yasladığın avucuna çizilsin kaderim Eflâtun
İklimlerin en güzeli sende saklı, sende saklı yağmurun dokunduğu toprak kokusu
Kalbim sen sustuğunda yeniden atmaya başlardı Eflâtun, sesini bastırmamak için
Kalk Eflâtun sevda gelmiş kapımıza !
Kuş uçmaz kervan geçmez gönlümde şenlik var.
Bak sol yanıma, herzamankinden daha gür yanıyor...
Kalk hadi Eflâtun at üzerinden toprakları, uyan berzahtan ne olursun benim için
Gelinlikler sana ağlar yıldızlar sana parlar her gece bilirsin
Gece gibi gözlerinle kalksan gecemi gündüz etsen
Bilmiyorum en çok güneş saçlarını mı yoksa okyanusları dalgalandıran gözlerini mi sevdiğimi.
Yanan ruhumdan acı sesler geliyor Eflâtun
Zamanı tutup da bekledim toprak yuvanın başında,uyanırsın diye berzahtan.
Verdiğim sözleri, yazdığım şiirleri unutup da geldim, tüm şiirlerden güzel yüzünü görmeye
Yazamıyorum Eflâtun kelimeler zinzirleniyor yokluğuna, sonra dudaklarım kuruyor
Kahroluyorum sevgili, güneşin gönlüme dimdik indiği vakitte gidişinle beraber tutuşuyor bedenim
Eflatun çok şanslı bu kadar güzel sevilmiş ne güzel...eminim oda size sevdalıdır...sevdanız daim olsun...çok beeğenerek okudum...başarılarınız daim olsun halil ibrahim bey.