kızlar
yola bakan pencere duvarına çakılı
tezgahlarda halı dokurlardı
gözleri yoldan geçenlerde
kulakları kapıyı çalacak kısmetinde
hasretle beklerlerdi
hasretle asker yolu gözlerlerdi
bir selam olmasa da, kendilerine
“mücüde”yi karşılıksız koymazdı hiç birisi
gelen her mektubu ezberden okuyabilirlerdi
okumayı-yazmayı bilmeseler de
asker yolu gözlenen koca evlerinde
“yarim senden ayrılalı
hayli zaman oldu gel gel,
bak gözümden akan yaşlar
ab-u revan oldu gel”
“burada mektubuma burada son verirken
hepiciğinize ayrı-ayrı selam eder
böyüklerin ellerinden
güçcüklerin gözlerinden
tekral tekral öperin
......................................”
“şu yüce dağları duman kaplamış
gene mi gurbetten kara haber var
seher vakti bu yerlerde kimler ağlamış
çimenler üstünde gözyaşları var”
okumayı yeni sökmüş çocuklar
bir dizili şekerle kanar
bazende muşmula turşusu yenir
“-kimseye deyvime” diye sıkı sıkı tembihlenir
ve koynundan çıkarır
katlanabilceği kadar katlanmış
asker mektubunu
kimbilir kaçıncı kez,
fırsatını bulduğunda okutur, okuturdu
yardımcı olunur yeni talebeye
okumayı sökemediğinde
belki başka bir ağızdan daha duymak,
yeni gelmiş mektup yerine geçer
her saklı mektup ezbere okunur
kimbilir ne hazlar verir,
hasret çekenlere
hasretler doldurur
özleyen gönüllere
gözleri dolu
yavuklular, nişanlılar,
asker yolu gözleyen
taze gelinler
“asker yolu beklerim,
günü güne eklerim
sen git yarim askere de
ben sılayı beklrim
mendilimde gül oya
gülmedim doya doya
asker yolu beklerim de
gününü saya saya
pilav pişirdim yavan
üstüne kıydım soğan
yatağına uzandım da
uyan askerim uyan
mendilimde gül oya
gülmedim doya doya
asker yolu beklerim de
gününü saya saya”
bir harf yazacak kadar boşluk olmasa bile
orada ne destanlar yazılır,
ne özlemler dile gelirdi
orada yazılanlardan ziyade
yazanın neler düşlediği bilinirdi
“gönlümüz gamlanır böyle günlerde
önüme çekildi bir siyah perde
yar senin aşkından tutuldum derde
yine mi gurbetten kara haber var”
askere bekar gidenler;
babasına yazdığı mektubun
en sonunda
“-bana Elif’i isdeyvirin”
demeye cesaret eder
ya da derdini döker türküyle anasına
ordakiler güler geçer
burukluk-kahır hatta öfke analarda
“ala geçim çit doğurdu
bolartdık südü yoğurdu
ana bana bi hal oldu
ah ana beni eversene
evermessen gebersene”
hısımlara gelen mektuplarda
gönül verdiği,
hısımının yeni yetişen yakınına
“-emmiyin gızını bana öğredivisen ya
akraba olalım olum”
ya da bir paket içinde
bir mektup eşliğinde;
boncuk, tarak, ayna
gelecek bir tel saç karşılığında
“altın kemerin olayım
dola beni bel yerine
saçından bir tel versene
koklayayın gül yerine ”
Kayıt Tarihi : 3.9.2007 11:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
onlar asker yolu gözlerlerdi adlarına mektup yazılmamış, mektup yazdıracak kimseleri olmamış, yazılmış mektuplar yollanamamış, öylesine bir sevda idi....
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!