O gecenin sabahında baş gösteren bir zulümdü
Şafakla oluk oluk acılar Halepçe’ye dökülürken,
Karlı dağlara gün kusarken
Ölüm kaskatı kesilmişti her bir bedende,
Yüreklere dingil yaşam durmuştu
Yıllarca acısı unutulmayacak Halepçe’de;
Gayrı yine sessizdi o gün yaralı mazlum Kürdistan.
Medeniyetin beşiği,
Çağdaşlığın yurdu,
Güneşin doğduğu yer olan
Kürdistan o sabah derinden yaralandı
Mart ayın onaltısında
Tanyeri henüz zuhur ederken ışınlar söndü,
Şafak sökümünde o gün
Halepçe karanlığa gömüldü koca bir zulümle,
Havaya, toprağa yudum yudum zehir aktı zahir;
Sanki her bir yer Newala Kasaba…
Gelîya Zîlan, Dersim ya da Kanlı Maraş’tı.
Sayısız ölenlerle vardı, Halepçe bir toplu mezardı
Yine sessizdi bir kez daha,
Vakur başlı mazlum Kürdistan
Zalim Saddam Hüseyin o gün bir ferman yayınladı,
“Yaşam ölüme karışsın dedi”
İran, Türkiye, Suriye çok sevindi onu alkışladı
Anneler, çocuklar…
Yaşlı, genç tüm canlılar birer bire ölürken
Bedenlerinde koca yaralar açılırken
Etleri lime lime paramparça olurken
Ölüm her bir eve her bir yere uğrarken,
Derinden sessiz sesiz ağlıyordu mazlum Kürdistan
Saddamlı ölüm emri yakaladı tüm canları,
Ölenler hepsi Kürdistanlıydı hepsi Halepçeli
Birçok bedenden yaşam söküldü
Nice dallardan yapraklar döküldü
Sayısız yürekler yandı kül oldu,
Nefesler bir soluktan tükendi
Gökten uçan kuşlar…
Yerde ne can kaldı nede ot,
O günden beri hep yaralıdır mazlum Kürdistan
Tarihin sayfasına bir kara leke gibi düşen
Acı dolu o gün unutulmayan bir zulümdü,
Bir vahşet…
Dünya döndükçe
Newroz’a sayılı günler kala,
On altı Mart Halepçe katliamı
Yuhlar’la hep lanetlenecek daima,
Tüm zorbalara, katillere, zalimlere rağmen,
Özgürlük ateşi yüreklerde kor gibi yanacak,
Ama Halepçe unutulmayacak ve asla;
Yaşamın bir diğer ismi olan o tutsak topraklarda,
Hayat can bulacak, yarınlarından aydınlık fışkıracak,
Tüm kaygılara o dörtlü düvele karşın,
Özgürlük kavgası hep sürecek
Tek bir insan kalsa da Mezopotamya’da,
Yine nice vahşetler yaşansa da,
Yıkılmayacak asla güneşin doğduğu o yerler,
Adı özgürlüğün, kardeşliğin, barışın toprağı olan Kurdistan.
12.03.2011
Yıldırım
Kayıt Tarihi : 22.3.2011 13:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Not: ………Evet dostlar işte böyle başlar Halepçe’nin öyküsü yaşadığımız bu dünyada ve tarihin yirminci yüzyılında tüm insani değerlere karşın hünharca geliştirilen en korkunç vahşetlerden biri olan Halepçe katliami, gün 21 Marat’a yaklaşırken Newroz Bayramına sayılı günler kala 16 Mart 1988’de Irak’ın Halepçe kentinde savunmasız Kürt halkı da Hiroşima ve Nagazaki’den sonra gerçekleştirilen en korkunç kitle imha saldırısının hedefi olmuştu. Çoğu kadın yada yaşlı veya çocuk olmak üzere 6 bini aşan insan yaşamını yitirmişti. Ve bu katliam aslında bazıülkeler tarafında alınan gizli bir kararlarla yapılmıştı. Sadece Irak’ın Halepçe’sinde yaşayan Müslüman Kürt halkına yönelik değildi. Halepçe’deki bu katliam hata 4 ülkede yaşayan tüm Kürtlere verilen bir gözdağıydı. Suriye,Türkiye ve İran’ın ortak kararıyla başarıya ulaşmıştı. Bu katliamda kullanılan zehir tüm insani değerlere olduğu gibi, özü itibariyle doğaya ve tüm canlıların yaşam hakkına da yönelik bir saldırıydı. 16 Mart 1988’de Halepçe’de nefes alan her canlı yaşamıyordu o gün artık, peki bu vahşetin karşısında insanoğlu ve dünya ülkeleri neden ve niçin sessiz kaldı?
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!