*Bu dili herkes anlamaz,
Bu dil, Halepçe! *
Gözlerini açtıkları ilk anda,
Gecenin hüznünü atar atmaz,
Mutfağa koşmuştu halepçedeki herkes.
Elma kokulu bir tatlı,
Cennet kokulu bir atlı demişlerdi,
Bu gelen olsa olsa.
Mutfağa varınca,
Çehrelerde beliren gece,
Soruyordu benliklerine
Bir başkası mıydı bu bilmece,
Ya da özlenen bir hayal miydi hepsi sadece?
Derken sıcağı hissedip camı açtıklarında,
Mart ayında,
Belki de son kışın ortasında.
Bir sevgiliye yürür gibi yana yana,
Elma kokusuna koşuyorlardı.
Çocuklar heyecanla önde,
Gençler merakla beride,
Yaşlılar temkinli geride,
Bu elma kokusuna yürüyorlardı,
Yana yana,
Kışın ortasında.
Öyle yanıyorlardı ki hem de,
Aslı için yanan kerem bile,
Bir sevgili için böylesine,
Inançla ve masumiyetle,
Yanmamıştı.
Çocuklar elma istiyordu,
Çocuklar elmaya koşuyordu.
Yana yana,
Kışın ortasında.
Ama bu gün çocuklara büyük kurşun sıkılan,
Kundakların kundaklanacağı bir vahşete,
Bir ihanete,
Ve bir sessizliğe açılacaktı,
Daha azı yakışmazdı,
Yakışmazdı bir haine.
Çocuklar elma istiyordu,
Çocuklar koşuyordu,
Çocuklar ağlıyordu.
Çocukken,
Ve hatta bebekken,
Yaşlı bir kimsesizliği,
Ölümü ensesinde hissetmiş gibi hem de.
Çocuklar elma istiyordu,
Çocuklar ağlıyordu,
Belki de sırf bu yüzden,
Sunuldu o gecenin gündüzü,
Elma kokulu bir ölüm.
Kayıt Tarihi : 2.6.2014 23:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Halepçe'de elma kokulu kimyasal gazla katledilen binlerce insana, özellikle çocuklara, ithaf ettiğim şiir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!