Muğlalı Bilgisayar Mühendisi / Yazar / Tasarımcı
Yolculuk, 1990 yılının ilkbaharında Ege’de başlar. O yıllar, çok popüler olan fakat günümüze kadar gelemeyen misket, taso gibi aklınıza gelen doksanları çağrıştıran oyunlar ile özetlenir. Zaman hızla geçerken öğrenmenin tadını projelerle çıkarmaya başlamıştım. Bu sırada evin bir bölümünde kurduğum elektronik projelerle uğraştığım atölyemi saymadan edemem. Orada farklı çalışmalar, keşifler ve tasarımlar yapardım. Şu an birbirlerinden farklı birçok proje o yaptığım halleriyle gözlerimde canlandı. “Keyifli, güzel günlerdi.” Keşfetmek; gerçekten harikulade bir duygu, insan yaşadığını anlıyor.
İlk ve orta öğretimde edindiğim bilgilerin çoğunu günlük hayatıma uyarlayarak geçirdiğim yılları “Üstün Başarı Belgesi” ile bitirdim. Eğitim hayatımın ilk yıllarından itibaren başlayan ve uzun yıllar sürecek olan satranç maceralarım bu süreçte başladı. Katıldığım her turnuva bambaşka deneyim sunuyordu.
Hayatımda bilgisayarla çalışmalarım ise 2005 yılında Muğla Anadolu Teknik Lisesi “Bilişim Teknolojileri/Web Programcılığı“ bölümünü kazanmam ile birlikte başladı. Lisede aldığım iyi bir eğitim ve katıldığım yarışmalar “Bilişim sektöründe ben de olmalıyım.” sözünü söyletmişti. Derken 2009 yılında liseyi birincilikle bitirdim ve Pamukkale Üniversitesi “Bilgisayar Programcılığı“ bölümüne yerleştim. Denizli’de geçen dans, müzik, spor, gezi, etkinlik, turnuva, yarışma ve projelerle dolu 2 yılın ardından 2011 yılında programcılık diplomasını aldım. “Az önce tek tek ifade ettiğim her kelime, içinde yüzlerce anı barındırır.” Ve ardından yeniden sınava girerek kazandığım Karabük Üniversitesi “Bilgisayar Mühendisliği“ bölümünü bitirdim. “Muhteşem diye nitelendirdiğim kazanımlar elde ettiğim yıllardı.” Bir yandan Anadolu Üniversitesi “İşletme“ bölümünden sonra Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi “Yönetim Bilişim Sistemleri“ yüksek lisans programını tamamladım. Şimdi ise eğitim hayatıma İstanbul Üniversitesi “Kültürel Miras ve Turizm“ bölümü ile devam etmekteyim.
“Bilgiler sonsuz ve her geçen salise öğrenmenin tadını çıkartıyorum.”
Blog: haldunozturk.com | yolmacerası.com
Eserleri
Zamansız Saat Durağı - Mart 2020
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!