Dağların başı dumanlıydı.
insanın başı gamlı.
Halbuki kafa kağıtlarında
kayda düşülmüyordu,
insanın yığınlar içindeki yalnızlığı.
sahip çıkılmalıydı,
yağarken ıslanan yağümur damlasına
sonra düşmeliydi sevda;
ellerimle ellerinin arasına.
beklemeliydin
birazdan
düşecek yıldırımları:
gözlerimle gözlerinin çakıştığı noktaya.
tutarlı olmalıydı bekleyişler,
gramdan düşülmeliydi okkaya;
azar azar sevmeler.
kurşun kalem, siyah lastik,
yeni mendil, önlük, yakalık kokulu
ilk çocukluk yıllarında kalmamalıydı;
yaşamaktan duyulan heyecanın
hüzünlü şarkıları.
hani,
yalnızdık derya içinde,
şarkılar gel diyecekti
gerçekler:çek git!
yaşadıkça insan değişiyordu be,
değişiyor gölgesi gülün,
katır tınağının, kaktüsün, yılanın....
bulanabiliyordu balıkların mavi gözleri.
çin seddi aşılırken doğruluyordu yerinden,
içimdeki gökyüzünde oturan hakan.
ordular: bölük bölük, tabur tabur....
kollarımda yaralı bir tavşan uyur,
uykusu, nefesi, hülyası ürkek.
oysaki susmalıydı bombalar,
ağlayan bulutu dinlemeliydi insanlık
yaşadıkça insan çirkinleşiyordu be!
soluyordu yaprağı meşenin
köknarın,pelitin, selvinin, çamın
kirletiliyordu manolyaların yeşil gökleri
içine ediyorduk akşam safası neşenin.
kırlangıç kanatlarından ümitler devşiriyordum
sen bilmiyordun.
Halbuki SENİ SEVİYORDUM.
Kayıt Tarihi : 2.6.2007 21:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (3)