Halatsız Asma Köprü Şiiri - Ersin Kadir ...

Ersin Kadir Güneş
23

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Halatsız Asma Köprü

Hayatım , halatsız bir asma köprü üstünde , düşmemek için, koşmakla geçmiş. Hiçbir parçası birbirine bağlı değil ve her parçası boşlukta duruyor. Bu boşluğun üstünde duran her parçaya düşmemek için basmışım da bastığım her parça düşmüş, sonra da düşmemek için ilerlemişim; belki de bu yüzden geçmişe baktığım zaman bana binlerce fersah uzak gibi geliyor. Geçmiş denilen kuyu, kopuk kopuk anlardan ibaret. Her biri de ayrı bir oyukta gizli. Bense yalnız başıma, bedenim kadar ,bir şimdideyim..
Niyeyse , o hayatları yaşayan ben değilmişim gibi geliyor. Hatıraları hala hafızamdayken önce duygularım unutuyor sonra da hatırası silinmeye başlıyor. Geriye ne dost, ne arkadaş… sadece bir boşluk… Ruhumun önünde uçurum.
Bu uçurum daha en başından varmış. Bana hayatın kapısı açılırken; annem, sessiz bir heykel gibi durmuş. Bense bir kedi gibi dokuz canlıyım diyerek bu yola atlamışım. Cesur bir hamle gerekmiş. Uzun mesafeli bir boşluğu aşıp ,boşlukta duran ilk basamağa zıplayarak basmışım. Sağlam bir zemin aramış durmuşum. Tek istediğim ayağımı basıp, yorulmadan, tüm benliğimle üstünde duracağım bir yer.
Buldum mu bilmiyorum. Şimdi sağım solum boşluk. Yüksekçe bir kayalığın zirvesinde, sağlam ama küçücük bir yerdeyim. Belki de birazdan bir horoz gelip,” Senin sabahın oldu.” diyecek ve döne döne çıkan taş merdivenlerden ilerlerken bana yol gösterecek. Zirvede ise beyazlar içinde annem, belki tanrıçam, belki de sevgilim beni bekleyecek.
Sonra bir yılan yutacak beni. Bir kuru kafakafanın gözünden içine gireceğim. Etlerim sıyrılacak kemiklerimden… Öleceğim… Sonra iskelet olarak bir mezarda yatacağım. Üstü açık mezarımda yılanlar dolaşacak . Biri ellerime dolanıp, kelepçeleyecek. Beni göğe yükseltip anneme götürecek. Annem, hafifçe açılmış bir midye gösterecek. İncileri için, gireceğim içine ve kabuk kapanacak. İşte o zaman kundakta bir bebek olarak yeniden dirileceğim. Yeniden emekleyeceğim ve bir kızılderili şapkası takıp zirveden zirveye zıplayacağım. Bir yerde yorulursam bir kaplumbağa bana yol gösterecek. Onla birlikte okyanusa dalacağım. Bir adaya gideceğim. Altınla bezeli bir tahta oturup, kendi hayatımın efendisi olacağım ama ayağa kalktığımda kırmızı pelerinli oyuncak bebekler gibi dağılacağım. Her bir parçam yere saçılacak.
İşte benim yazgım bu! Avuntulardan ibaret... Boşlukta duran dayanaklarda koşmak. Yorulmak, ölmek, dirilmek… Tam oldum derken dağılıp, saçılmak.
Halbuki “Ne çok şeyi severmişim” diyor Nazım. En başından biliyordum. Demek anlayıp anlayıp unutmak da bana düşmüş. Hayatım boşlukta duran tahta dayanaklara basa basa ilerleyerek geçmiş. Öyle bir dayanak ki hiçbiri birbiriyle bağlantılı değil. Adeta halatsız bir asma köprü üzerinde yürümüşüm. Hep unutmuşum. Oysa en büyük dayanak yaşamı sevmekmiş.

Ersin Kadir GÜNEŞ

Ersin Kadir Güneş
Kayıt Tarihi : 27.4.2020 14:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Depresyondan çıkış...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ersin Kadir Güneş