Ne lale kaldı İstanbul'da ne de sümbül,
Ancak zemheride figan içre bir bülbül.
Kimsenin bilmediği duygularım var benim...
Tuz buz camlardan,
Kırık yaylardan,
Yanık taşlardan,
"annem dedi ki,erken sarardı yapraklar..."
işte öyle dedi.
durdu bir nefes çekti,
sarma cigaradan.
mavi bir duman gezindi,
saçımda bir tırtıl buldum,
kaybolmasın istedim yuttum.
düşünce dizim kanamıştı.
geçmesin acım,
kabuğunu yoldum.
katran döktü ellerine,
körler etini doğradı,
tuz aktı içinden,
yıkandı...
dumanı isterik kahkahalara çamur.
İnsan aklını nasıl kaçırıyor biliyor musun?
İnsan nasıl ölüyor?
İnsan nasıl katil oluyor peki?
bir heykelini yapsam senin,
saçların toplu olurdu.
bir resmini dersem,
ayakların görünse kafi.
sesini bir fanusa koysam,
ne çok işin vardı dün.
bekledim bekledim bitmedi.
bugün biter belki.
bitmese de mühim değil.
yarın biter eminim ki.
yarın da bitmezse eğer,
Istanbul hep senden mi ibaret?
her barakanın tokmağına dokundun,
her taşlı yoldan yürüdün mü?
günü bile yüzünü mü seçti batarken,
suyu hep mi saçlarında süzüldü.
tüm hayırları minicik ellerinden mi geçti,
Hatıraları güçlü tutmak ne kadar da zor dedi kadın.
Neyin alçakça silinip,
yerine hangi gizli duygunun mışcasına gelip yerleşiverdiğinden,
emin olamamak kadar belirgin bir fenalık barındıran.
Bir tek bakışlarından eminim ama dedi adam.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!