Bir suskun sır var göğsümde saklı,
Ne ateşe döner ne küllere serpilir,
Bir elif gibi dik, bir yâr gibi mahzun,
Öylece bekler; ne ileri gider ne geri.
Her gece karanlıkla sulanır yüreğim,
Kendimden içre bir deniz taşırırım,
Suskunluğu nehir eden bir aşkın,
Damla damla içime akar yoksulluğu.
Sanki yüzyılların suskunluğu dökülür içimde sessizce,
Kainatın özü, gecenin en derin dehlizinde,
Ben susarım, dile gelmez hiçbir kelime,
Gönül çeperlerimde ağır ağır açılır hakikat.
Senden içre bir ben yandı bu sükûtta,
Dili yanık sözlere yaslanır, adını fısıldar,
Öyle uzak ki vuslat, öyle derin bir sır ki,
Ben varlıkta kaybolurken sende tükenir bu suret.
Görmediğim suretini düşlerde izlerim,
Elif gibi bükülür, sır gibi saklanırım,
Aşkın bağında diken olsam ne fayda,
Kanar her adımda, yolun sonunda ben yokum.
Bir gölge gibi izlenir her adım,
Her suskunluğun altına bir alev düşer,
Yandıkça içim, küllenen her nefes,
Sana çıkan dar bir yola dönmüş sanki.
Ve anladım ki bu aşk,
Bir elif kadar sade, bir sonsuz kadar derin,
Ne yokluğa sığar ne varlığa teslim olur,
Sadece kendine döner, kendinde tamamlanır.
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 26.10.2024 03:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!