Hakikât-ı cilve-i Rabbaniye

Açılmış sırra, gayb-ı hicap, yunusu bi hal almış
Kênân ilinde düşmanı kardeş,yusufu zâl almış
Yusuf-ki didâra ayna-ı şule, züleyhayı bar almış
Laf ehli hodri meydan hallacı,nesimiyi dâr almış

Mevlâ bürünmüş leylâya, mecnunu nar almış
İrem görünmüş gül-e, sümbülü dilzar almış
Kerem can verir bir buseye aslıyı ar almış
Sultan sinmiş tahtına,külhanı küfrükâr almış

Bu arz-ı alem döner gider fena-i bahtına
Kimi nar-ı zâr,kimi varis süleyman tahtına
Dül,dül ile hüt,hüt aşmış anka ile kaf dağına
Zerreden küre sende cem, sen ben ile var olmuş

Rıza bu cihana her dem ile devranı seyran
Nokta-ı gönül bir umman, bu aczim hayran
Ne ararsan sendedir bin cilve-i hengâme
Durdurun dünyayı cihan canımı dar olmuş
* * * * * * * * *,
Abdi aciz hadumul fukara Ali Rıza efendinin
Divan-ı süphaniyesinden rahmet damlaları