Haki Şiiri - Şeref Uygun 2

Şeref Uygun 2
5

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Haki


Salıncaklara oturarak binmez di hiç.
Göğsünde ki şal süzülürdü ayakta.
Olmasada gökyüzünde salınan rüzgar,
O bakışlarında hissederdi.
Bazen dokunmak gerekmediğini. Hissetmeyi bilmekti.
Rahvan adımlarla da olsa sevdiğinden uzaklaşmayı.
Okyanus dalgaları gibi, deniz fenerine vuran mavi suların beyaza dönüşünü izlerdi.
Geceleri baş ucuna hislerini koyardı ve ardından yağmur sesine koşar.
Âlemler içinde hayallerini arardı.
Sırılsıklam uyanırdı sabahları.
Teninden hissederdim.
Çok mu uzaktı beni sevmek? Dediğini duyar gibiydim.
Yıldızları sadece gece görebilmek gibi,
Asi bir bulutun ışığı kapatması gibiydi benim sevgim.
Nasıl oldu da kaybettim ruhumu?
Seni seviyorum demek çok mu zordu ?
Oysa yıldızlar sadece geceleri mi oradaydı?
Kurak toprağa vurulan bir çapa,
Ardından beklenen umut, bir damla su değilmiydi?
Neden gölgesi önüne düşmüş insanlar gibiydim?
Neden ışığı hep arkamda bıraktım?
Bazen bir şey söylemek gerekmezdi.
Ne olurdu 8 saniye gözlerine bakıp,
Ona dokunsam.
Sabahları uyanmak, nehir kıyısında güneşin batışını izlemek gibiydi.
Akan suyun sesini, kızıla dönmüş gün ışığına katmak gibi.
Gece ışıklarla aydınlanan bir şehirde, kapanan gözleri yıkılmış duvarla çevirmek.
Yükseklerde gölgene sarılmak gibi.
İşte böyle geçti son zamanlar...

Dağınık saçları vardı.
Yuvarlak gözleri.
Zamanında, tam da vaktinde doğan gözleri.
Nehrin kolları, buğday rengiydi.
Ayak basılmamış toprakları vardı.
Dudağında aşk, sigarasından bir duman vardı.
Ben ise ămă gözlerle anlamsızca bakan bir vedaydım.
Şarabımdan aldığım her yudum,
Uzaklara çok uzaklara, girdaplara savurdu.
Siz hiç gördünüz mü? Yapraksız bir ağacın gölgesini çöl kumlarında?
Bütün azametiyle kayalara çarpan dalgaların bıraktığı derin yaraları?
Yükseklerden akan nehrin vadiye kovuşması.
Bir fesleğen çiçegiydi o, her dokunduğunda ruhundan bir koku.
Suladığında yeşile bürünen bir nefes.
Atların derin çukurlarda koşması gibiydim ben,
Her an kırılabilecek kemikler taşıdım.
O yüksekten bakardı, hendeklerden uzak tutmak için beni.
Öğütler vermezdi konuşarak.
Galata kulesinden ihtişamını izlerdi İstanbul'un.
Sokaklarına şiir düşmüş izler vardı avuçlarında.
Beyazı sever hakiye aşıktı.
Sandallara binerdi bazen, sessiz bir yolculuk için.
Oysa çok uzun yollardan gelmiştik biz.
Vakit gelmişti.
Her yanan mum mecburdu sönmeye.
Sonbaharlar hüzün sürükledi.
Bir lalenin, sap sarı buğday tarlasında bekleyişi gibiydi benim için. Öyle güzel, öyle eşsiz.

Leman'a ithafen

Şeref UYGUN

Şeref Uygun 2
Kayıt Tarihi : 6.7.2019 20:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şeref Uygun 2