Bulutların haberi yok
Yağmur var, ıslatmıyor
Sığ sulara döndük yüzümüzü
Susmaktan..
Dışarıda sabah var,
Güneşin alnına gece yazdılar
Kıstılar gönlün musluğunu
Bastılar yüreğe izi kaldı külün
Çığlık sandılar sustuğumu
Aldırış cesedi toplandı içimden
Sahi, Eylül yine
Saatin durmaktan çekindiği yerdeyim
Hayalin hatrı sayılan,
Gerçeğin bekçisiyim
Omzuma düşen yaprağın,
Yağmurun sustuğu zemin,
Yıldızların döküldüğü
bir yeryüzündeyiz sanki
Basmadık yer,
susmadık kelime,
söylemedik sevgi bırakmadık.
Trafik lambaları yok caddelerde.
Sonsuzluk..
Bir de yok olmadan tadılmaktı;
Mutluluk..
Kurtulduk belki
Tadı damağımızda
Lokması kursağımızda
Kibrit ateşi kadar mesafeler artık
Dokunmalar yakardı
Üflersek geçer sandık
Zaman ilacını da içtik,
İçtik 24 vakit
Gün biterdi yine de, elde var karanlık
Koşuşan bulutlar vedası olmuş yağmurun
Şehirlerim ıslak dünden beri
Güneş doğsun artık
Kalan sabrım; son umudum.
Mutluluğa yakınlığımla bilinirim hep
Değilim bilirim.
Bir avuç kül soğuttu içimi
Oysa; karanlığın lüzumu yoktu
Bakıyorum,
"Penceremin güneşi" der gibi..
Aklımda bir tek O var,
İçimde aşk ülkesinden ordu..
Gül yüzüme.
Gül ki göç edeyim gülüşüne.
Dünya maske ordusu,
bana bir ömür sığınak yüzün.
Pencerem yok,
gözlerin eş değer güneşe.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!