Bir büyünün kötülüğü kadar kara
Ve buz gibi, iri kemikli ayrılığın elleri
Senin ellerine hiç mi hiç benzemez
Küçük yumuşak ve sıcak hiç değil
Ama tutmak ve tatmak zorundaydık
Ayrılıkla birlikte yatmak zorundaydık
Biz aşktan hep alacaklı olduk
Hala da alacaklıyız Allah şahit
Ağlayamadık bile uzun boylu
Hasretler hep izimizi sürdü
Ne zaman dönsek ensemizde
Eksilen biz olduk, artan aşk
Bir nevi sen varsın bu sokaklarda
Ama o çeşit varsın sana yabancı
Öteki sen gel, bu gelen insafsız
Ben nicedir kendime kapalıyım
Sadece sen açarsın anahtarsız
Senin kapılarını hiç kapatmadım
- Bağdat'ta doğmuş olan küçük Halid'in çalınmış çocukluğuna ağıt... -
Ben gelemeyeceğim bugün Ahmed
Sen de çıkma bundan sonra
Hani biz daha küçücükken
Hani anlatırdı ya ninemiz
Gece, yıldızlı gece
Ay sarı ve sen Nigâr
Kapatma gözlerini
Bütün aşklar sana çıkar
Gözlerin câna değince
Aşkınla başladı herşey
Küntü Kenzen mahfiyyen
Ben gizli bir hazine iken
Bilinmek murad ettim, sevdim
Ve sizleri Halkettim
Buyurdu Hâkk...
Bir Hüzzam şarkı aşk, bestekârı mâlum,
Cennet gibi bir sabah, kıyamet gibi bir akşam
Ne kadar doğruysa o kadar büyük yalan
Ne varsa ki hakkında söylenen, yazılan
Hiç biri değil, her biri ayrı ayrı yalan
Bir Hüzzam şarkı aşk, bestekârı mâlum...
Sana, sadece sana İstanbul kadın
Ellerime en güzel çiçekleri alıp
Bütün kendimi getireceğim sana
Bekle beni Çengelköy sahilinle
Ne varsa bende senden
Ne eksikse sende benden
Yağmurdan sonra gelirsin
Güneş suya değince
Göğün yüzüne renk gelir
Salkım saçak aydınlık
Telli pullu çiçekler gelir...
Sen varsan varım ömrü yaşamaya
Sen varsan çünkü çiçek, deniz var
Gülüyorsan sen, razıyım ağlamaya
Yoksan çünkü, güneş de, ay da ağlar
Uyuyorsun, geceye yenik gözlerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!