Okunaksız bu iklimin devingen sarmalında
Ufka adadığım durgun gözlerin
Batan güneşin bitimsiz mecrasında
Zamanın yazgısına kapılıp,
günahkar ayetler dokuyordu.
Hani!
Yalnızlığın,karanlıkta çaresiz durduğu anlar vardır.
Ölümün soğuk nefesinin
duyumsandığı anlar.
Şimdi,
Heyhat!
Tapınmak için tapanların
kutsadığı bir karanlık mabet
sessiz sığınağında,
efsunlu zamanların konukları
içerde,
İçerde! ...
Zaman yabancı yüzlere sinmiş
yorgun bedenleri kolluyor.
Kara bir urganla bağlanmışım
Gölgeler kanatlıyor,
hayalleri saklı yüreğimde.
Ey yar!
Bir söğüt ağacı sayıklar
yakarışı kulaklarımda.
Sensiz geçen her günüm,
sensiz kahrolurum.
Ağıtlar yakarım ardından,
Slm,
Hakan Ardic'i taniyan var mi? ? ?