O ellerin,
Hani, ilk tokalaştığımızda,yüzümü kızartan…
Hani, yumuşacık,
Hani, vedalaşırken,
Titreyen bir nabız gibi elimi sıkan…
Hani, “bırakma” dercesine,kavrayan…
Bu gün evlendik hatun, dokuz yıl önce bugün,
Nasıl da geçmiş yıllar, daha dün gibiydi dün...
Çok ağladı, az güldü, senin o güzel yüzün;
Dokuz mutlu-mutsuz yıl,yaşandı gitti işte,
Ölüme doğru yolda,dokuz yıl bitti işte...
Elime geçti,bitirdim;
Kalem, bana küfür eder!
Kelimeleri yitirdim;
Kelam bana küfür eder!
İnanmıyorlar sözüme,
Vatan dedin,millet dedin,canımı yaktın,
Hece,ölçü saydın,kafiye baktın,
Sen beni nereden kafana taktın?
Her taşın altından çıktın be şair,
Hem beni,hem seni,yıktın be şair!
Anlatacak beni sana,
Ben seni sevdikçe,hatırlatacak
Tek güvendiğim dağlar,
Şarkılar...
şiire gönül verenler
şair dostlar neredeler,
her yazıya şiir derler,
bu iş böyle olmayacak!
bilen bilgiyi vermeli,
Başlanacak bir yerler var,
Izdırap yanıma yatmışım;
Yanmışım;
Güvendiğim dağlara kar yağar!
Duvar çıkar üstüme,
Her an,elim ahizeye uzanır,
Ararsın diye beni...
İki kulağım dört olur,
Bekler telefon zilini.
Dilimden düşer,içimden geçirdiğim;
Çal be telefon! ..
Boğulan için ne farkeder,
Okyanus,deniz,göl?
Madem ki ecelin budur,
Adam gibi öl! ..
Ecelinde varsa boğulmak,
El havaları var bildik yerlerde
Gözlerime yine yaş, yine yaş bastı.
Bu evde ne özellik, ne güzellik var?
Yüreğimi o balkona kim astı? ! .
Gönül kırık,
Mazi sisli,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!