Sınırlara hapsetme beni
Yüreğimi tut avuçlarında
Uçur sonsuzluğa
Özgür bırak maviliklere
İçimde bir çocuk var
Saf ve masum olabildiğince..
Hadsiz hesapsız düşlerle sev beni
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Okuduğum güzel şiir
duygu yüklü aynı zamanda
doyurucu oldukca hoş
anlatımlı
yüreğine sağlık
şiir çalışmalarınızda
başarlar dilerim
Nadıde kalemınıze ve yuregınıze sağlık saygılarımla üstadım
Hayal ülkesinde olabilecek bir aşk;ama asla imkansız değil. Sadece bir fincan kahvenin köpüğü için onca yolu yayan gitmek misali çile gerektirir; ve o çileyi beraberinde getirir. Kutluyorum şiiri ve Değerli Hanımefendi’yi
Böyle aşık olmak isterdim,bu şiir deki gibi
Şairin yüreğine kalemine sağlık, kutlarım efendim.saygımla...
aşkı ne güzel anlattınız..evet hesapsız olmalı aşk..emeğinize yüreğinize sağlık hanımefendi saygılarımla tam puaan...
Tebrik ederim .. yureginize saglik ..guzel dokulmus misralar
.
Tebrik ederim kaleminize yüreğinize sağlık..
Aşk da sınırları kaldıran şiiriniz..
çok hoş bir çıkarma olmuş AŞK a ..
Çok güzel bir şiir olmuş.Yüreğinize sağlık.Sevimli, sıcacık, efsunlu bir dizeler topluluğu...
HADSİZ HESAPSIZ
ÖNCELİKLE BÖYLESİ GÜZEL ŞİİRİ İÇİN GÜNÜN ŞAİRİNİ GÖNÜLDEN KUTLUYORUM.
Nice güzel şiirlere temennilerimi iletiyorum.
Farklı bir anlam çağrıştıran başlıkla şiirin muhtevası arasında doğrudan bir anlam ilişkisi yokmuş gibi görünüyor.
Ta ki, “hadsiz hesapsız” dizesine kadar.
Haddi olmayan, boyunu aşan, gücü yetmeyecek olan anlamlarında kullanılan “hadsiz” ile buradaki “hadsiz hesapsız düşler” bir anda şekil değiştiriveriyor.
Hadsiz, sayısıza bürünüyor. Uçsuz bucaksıza, sonu olmayana bürünüyor.
Türkçemizin güzelliklerinden biri de bu işte.
Kullanıldığı yere göre anlam kazanması ve değer bulması.
“İçimde bir çocuk var
Saf ve masum olabildiğince..
Hadsiz hesapsız düşlerle sev beni”
Gerçekten dizelerde düşünüldüğü gibi sevmek mümkün mü?
İnsan bir ağaç dikiyor, büyütmek için yıllarca uğraşıyor, en azından “meyvesi olmasa da, gölgesinde otururum” düşüncesiyle sabrederek bakıyor.
Bir anne, her ne kadar çocuklarını çok farklı duygularla büyütüp yetiştirse de, şuur altında yatan çok farklı bir duygu ve düşünce olduğunu herkes görüyor ve biliyor. “Benim kızım, benim oğlum” dediği anda bütün akan sular durur. İsterse yağmurları yağmaktan, rüzgârları esmekten men eder. Yeter ki anne dilesin.
Evladı da “anne” der başka bir şey demez.
Bu bir genel anlayış, Belki bize mahsus.
Annenin kafasından geçen, şuuraltında yaşattığı ve evladıyla büyüttüğü duygu ve düşünce; evladı büyüsün, onunla kimlere nasıl hükmedeceği, onunla nasıl bir gelecek kuracağı, onunla kendini nasıl garanti altına alacağı düşüncesidir. Yani evlat, anne için geleceğin sigortasıdır.
Kalacağı, sığınacağı, istediğini yaptıracağı, dilediği gibi at oynatacağı gelecek…
Hangi annede böylesi bir şuuraltı düşünce yok?
Yok diyen olursa asla ve kat’a inanmam.
Sadece çok mantıklı ve iradeli bir evlat, hem annesini, hem kendini, hem kendi ailesini, hem de geleceğini düşünerek adil ve eşit davranmayı başarır. Annesi buna izin vermek istemese de…
“Hadsiz hesapsız sevmek…”
Annelik gibi çok ulvî bir olguda bile hadsizlik hesapsızlık söz konusu olamıyorsa, sevmede bunu bulabilmek, hadsiz hesapsız, çocuksuluğun saf ve masum duygularıyla sevebilmek kimin haddine?..
Melek olsa kıskanır, kendini öne çıkarır.
Masumiyeti had safhada yaşadığını düşündüğümüz çocuklar bile ilgisizlikten veya bir başkasına gösterilen ilgiden dolayı kıskançlıklarını o derece hadsizce ortaya koyuyorlar ki!..
Hepimiz bunu her gün görüyor ve yaşıyoruz.
Annesini babasından kıskandığı gibi.
Bir başkasını kucağına alan anne babayı çekiştirmeleri, gidip kucağına oturmaları, sarılmaları, öpmeye çalışmaları gibi.
Çocuksu sevmek işte böyle bir efsunlu halde…
Aşkı da çiçeklerden taçlarla, gökkuşağı renkleriyle renklendirerek efsunlu hale getireceksek, böylesi bir büyüye, böylesi bir büyünün etkisiyle cezbeye kapılmamanın imkânı olur mu?
Cezbe ile çekim gücünün etkisi ile bencilik duyguları zaten çıkıverir ortaya.
Çocukluk yanlarını da ceplerine koyarak sadece ikisi, yani seven ve sevilen alıp başını gitmek niyetinde.
Sevenin dileği bu. Sevilen de buna katılır mı, bilemem.
Gidilecek yer, yüz bin yıllık yer…
Kimsenin kolay kolay erişemeyeceği, ömrünün yetemeyeceği yerler.
Bir bakıma hiç kimselerin olamayacağı yerler…
Ve geliyoruz, saflığın, masumluğun ve hadsiz hesapsız sevmenin meyvesine.
Nerede kalıyor, hesapsızca ve çocuksu duygularla sevmek?
“Hadi,
Hazırım senin olmaya!..”
Yok efendim, yok!.
Görünen ve anlaşılan o ki, çocuksu da olsa, hadsiz hesapsız sevgi de olsa neticede birbirinin olma arzusu var.
Sevginin meyvesi yahut gölgesi…
Sevmek;
Haz ve huzur adına
Mutluluk adına
Süreğenlik adına
“Hadi,
Hazırım senin olmaya!..”
Demekmiş…
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
24 Aralık 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Bu şiir ile ilgili 32 tane yorum bulunmakta