Çocuk düşlerimi pembeye boyayan fırça
Gözyaşı yağmurlarımın gökkuşağı ey…
Ey Şefkati, dünyamı dağca kuşatan Anam…
Öldün,
Ben bir yaşayan ölüye döndüm…
KIZIM
Kızım Berceste’ye...
Ay haresi, gün şulesi; hoş edam, işvem, nazım,
Sevinci mutluluğum; kederi ağrım, sızım.
Soframın bereketi; ekmeğim, suyum, tuzum...
(Aşık Şükriye “Aşkın içimde rüya”isimli eseri konserde solo olarak söylemek ister,fekat seçmelerde koro yönetim kurulu, başka bir eseri”Çiçekler derleyeyim”i münasip görür.
Buna çok kızan ve sahneyi terkeden Aşıkımız alır sazı eline,bakalım ne söyler)
Günlerdir heyecanla,merakla bekliyordum
Depresyonik bir halle,havayı kokluyordum
Kimi görse savurur,gülünün rüzgarıyla,
Kim yoluna baş koysa,titrer, korkudan ölür.
Hangi göz bakabilir yanmadan gözlerine,
O kaçamak sevdayı, söyler,sorgudan ölür.
Bile bile dokunur hüzzamın tellerine;
O şarkıyı,o sesten ister,şarkıdan ölür...
Bir taşra korosunun solo alamamış müzmin koristi Hülya Güldürücüoğlu yine bir seçme sonrası hayal kırıklığını dile getiriyor.Aldı sazı eline görelim ne söyledi
Gamlıyım,kederliyim; soloyu alamadım,
Çok uğraştım ama,finale kalamadım.
Bahtsızım,kadersizim; bir türlü gülemedim,
Uçurumun eşiğindeyken yüreğim;
Tutundum sana,
Ağacım,dalım oldun...
Yağmurun hızı kesildi
Kasırgalar birden dindi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!