Bazen herseyi söylemek istiyor insan. Ama olmuyor. Bir türlü gözünün önündekini göremiyor. Belki de gizli sevdanın güzelliğide bu... İçinde acının sır olması. Belki de benim, beni yakıp kavuran. Ama yine de kavusamayan. Belki de benim seni kendimden bile soğutan, uzaklastıran..
Şimdi kimse göremiyor içimde yanan atesi. Şimdi kimse bilmiyor bu gizli sevdayı, kimse bilmiyor içimi acıtanı. Herkes seni bilse de belki de ben bile çözemiyorum bu gizli aşkı.
Sen mi yoksa ben miyim kanatan bu yarayı? Şimdi herkes suskun... Ben, bense sana tutkun... Ne sen beni görüyorsun, ne de yüreğin.Bu kadar ucuza mı gidecekti benim sevgim... Bu kadar ucuza mı harcanaktı içten içe sevmelerim...
Hadi susma kanat içimdeki yarayı, kanat ki sadece sen sar o yarayı. Bu esen rüzgar alıp gider mi senin sevdanı. Yoksa ucarken düşer miyim? Tutar mısın bu yaralıyı? Gönül yarası bu işte... Severken, onun gözlerine bakarken, kendini onda ararken, bir adım yanındayken, elini uzattıgında ona ulasamamak. Ona öylece uzaktan bakmak...
Karsında beklerken seni. Söyle ne yapayım şimdi. Bu durdurak bilmeyen gizli yüreği. Söyle şimdi ne yapayım bu sensizliği...
Şimdi ne sayfalar alır sevdamı, ne de bitmek bilmeyen kelimeler. Bu yüzden sen bana bak ve beni gör sevdiğim. Beni biran önce gör. Gör ki, gec kalmayalım aşka.Gör ki, doğru zamanı kaybetmeyelim.Tut elimi, karanlığımdan cıkar beni... Çıkar ki, güneşim sen ol..Sen olmadan günes bile ısıtmıyor beni.
Aydınlat bu içinde bulunduğum şehri...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta