Sönmüş bir yangındı sanki gökyüzü
Gitgide ufalıyordu yıldızların közü
Yarım ay sönmek üzere olan son cılız alevdi
Bulut parçalanmış karamsar bir devdi
Gözlerin gibiydi donuk ve solgun yakamoz
Bakışların buzunu sökemezdi hiçbir balyoz
Gece gibi karanlıktı aşkımızın hikayesi
Sessiz bir son bekliyordu bu piyesi
Sessizliğin sonun en açık izahıydı
Sukskunluğun evet yalnız çarpan kalbin günahıydı
Baştan demiştin bana bu sonu seni dinlemedim
Ezberimdeydi çünkü o anda da Fuzuli Emrah Nedim
Sevdayı bir ödül bildim sevgiliye sunulan
Ne zor şeymiş meğer ulan
Elde olmuyor işte aşkın tükenişi
Deli eder insanı zalim feleğin işi
Esti rüzgar o gece savruldu yaprak
Esnedi dallar derin uykusundan uyanarak
Görmedi bile yaprağın koptuğunu
Ses çıkarmadı ayrılığa oysa beklemiyordu bunu
İşte böyle ellerimde öldü bu sevda
Su altında kaldı baharın sardığı ada
Ölsem ancak unuturum şubattan soğuk martı
Kristal karanlığa çarpıp parçalanıyordu sesiyle her martı
Bağırıp çağırdı martılar senin sessizliğine inat
Keşke bende de olsaydı bembeyaz bir çift kanat
Uçup bulsaydım da getirseydim aşkımızı
Dinebilseydi sessiz çığlıktaki sızı
Bulut direniyordu rüzgara
Gerçi rüzgar durdu bir ara
Sonra savurdu yine bulutu martıyı yaprağını saçlarını
Dondurdu soğuktan bakışlarını ve İstanbul'un dilenci açlarını
Zamana ve sana direnmek istiyordu yüreğim
Gülüşünle baharı getirmekti dileğim
Oysa ışıkları el ele verseydi bile İstanbul'un yıldızlarla
İmkanı yoktu aynı ateş tutuşmazdı o rüzgarla
Mart soğuktu gece soğuktu rüzgar çok soğuk
Bakışın hepsinden beter soğuk buğulu ve donuk
Mevsim dedim zaman dedim geçer dedim
Beleş hayallerin acısını çok pahalı ödedim
Baktın sen sadece karanlık boşluğa baktın
Konuşsan kim bilir nasıl cümle kuracaktın
Ama hayır senden hiçbir söz gelmedi
Duyduğunu fark ettiğim son sözümdü:'Hadi.'
Kayıt Tarihi : 22.6.2009 23:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!