Kim bilir, aşkımızı kaç kez kâğıda döktüm
Tarihler destan görsün, hergün okunsun diye.
Kaleme diz çöktürdüm, ben de önünde çöktüm
Yazdığım hece hece kalbe dokunsun diye.
Bir aşk ki aşktan öte; tertemiz, lekesizdi
Duyan, şu kâinatta bir biz aşık sanırdı.
Gözden kalbe akan yaş farkedilen tek izdi
Görseydi, eminim ki, Leylâ da kıskanırdı.
Gönlüm, sınır tanımaz, kanatlanmış bir kuştu
Bir sevdânın ardından süründüm diyar diyar.
Engel, kimi gün bir çöl, kimi gün sarp yokuştu
Asla ye’se düşmedim, bahtım olsa da ağyar.
Kim derse ki "aşk sırdır", "muamma" çözülmeyen
Kimse garipsemesin; emîn olun haklıdır.
Bir tek ârife âyân bir türlü sezilmeyen
Gerçek aşk ve tarifi yüreğimde saklıdır.
Ne Leylâ ile Mecnun, ne Kerem ile Aslı
Bendim sevdam uğruna mesken kuran dağlara.
Ben ki, bir garip aşık, gönlü hep gamlı, yaslı.
Bu aşk damga vurmalı asırlara, çağlara.
Ar etsin, hicap duysun, kalemler artık sussun!
Söylenecek ne varsa, ben yazdım; aşka dâir.
İnatla ısrar eden mürekkepler kan kussun
İsyan eden kaleme haddini bildir şair!
Kayıt Tarihi : 9.10.2013 10:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!