Yeni bir aşkmı gördün düşünde ve döşünde,
Hadi ya, boş geç sende bu şıp sevdi gidişine,
Çekiç gözlü yarim, düşüp gelirsin sen peşime,
Yakarmaya gerek yok, hacizli sana bu gönül.
Eteklerin çalar saat olmuş, dönme fırtınaya,
Zamanı gelince kudurup da ferman buyurma,
Peri tozunu üfleyip yanan ocaklara savurma,
Okur üfler, sel ile söndürürüm seni be gönül.
Çöle yağmur olamaya ne talibim ne de hasret,
Sularda yüzemem Nilüfersiz, gül bana hasret,
İlk baharda canlanır doğa, canım cana hasret,
Sigara dumanında yanar, kül olursun gönül.
Gülmeyi unutsan da son tiyatro bu gerçek perde,
Oyunlar aynı, suflör görümez neden gerilerde,
Zaman göçünü almış gider döküle saçıla ileriye,
Gözler pusu atmış bize, sakın sise kanma gönül.
Leyla olsaydı kahırlanırdı, yalan düzene, senlere,
Mecnun kapılıp gidemezdi sahte emellere, benlere,
Rahmet dolu yağmur, çorak topraklarıma düşsede,
Sabanımla seni sürecek güç kalmadı bende gönül.
Duraner YAY
12 / Şubat / 2012
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta