Dünya bir penceredir her gelen baktı geçti
Epey bir zamandır ben de bu pencere önündeydim
Ayrılma vakti gelmişti uykularım kaçtı
Ben; gelenle giden arasında sadece biriydim
Gidenler kalmamış ki bu pencere önünde ebedi
Sen yarsın, övülmüş diyarsın
Sen geceleri ağlarsın İstanbul
Sen, Osman Gazinin parmağına taktığı firuze yüzüksün
Sen,Fatih Sultan Mehmet’in kızıl elmasısın
Bu milletin ülküsüsün İstanbul.
Hazar neylesin sensiz hayatı
Düzelir mi bundan sonra karabahtı
Bugece de yatağına yalnız yattı
Yad eller bize mesken değildir artık
Kalk gidelim deli gönül gurbet ellere
Bir gün ayrılırsam aranızdan
Sevenlerim dahi ağlamasın arkamdan
Masum bakışların ardında iki yüzlü insanlar
Umut bağladığım sensiz yaşayamam diyenler
Ayrılık silahını dayadı şakağıma
Sık artık ne duruyorsun bekletme mezarımı
Apansızca giderim bir gün bu yalan dünyadan
Seni her bulduğum da yitirmemek için
Her gece ölüyorum aslında zaman zaman
Seni görünce gözlerinde ölmemek için
Senin yanıda iken bile sana hasretken
Ebediyete hicret senin neyine
Varlığın nimet yokluğun kıyametimken
Arkanda bir yok bırakıp yok olmak neyine
Hayat dediğin ne ki; deniz üstünde bir köpük
Uçan kırlangıçların dahi boynu bükük
Elli altmış yıllık bir yol: bir gece bir gündüz bir soluk
Hayata küsenler uyanın! Ölüm bize bu yolda pusu kuruk
01-03-2000
Mazimin bütün sayfalarından
Koparıyorum seni tek tek
Yakıyorum sensiz geçen zamanı
Geride bir tek sen kalıyorsun
Düşüncelerimden sensizliği
Hayatımdan kötülükleri atıyorum
Zamansız mı sevdim seni bilmiyorum
Sevmenin de zamanı olur mu ki
Sevdim işte bir kere
Dönüşü yok çıkışı yok
Tek çarem sensin,canımsın
Apansızca bir korku düşer yüreğime
Ses verir seda verir yokluğun
Bir sancı gibi ağrıdır içimde
Büyür, büyür gözlerimde
Sonra, bir okyanus olur yalnızlığım....
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!