Hacı Bayram-ı Veli-(Araştırma inceleme) ...

Mustafa Ceylan
658

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

Hacı Bayram-ı Veli-(Araştırma inceleme) -8-MİLLİ MÜCADELE ve HACI BAYRAM

Hacı Bayram-ı Veli-(Araştırma_inceleme) -8-MİLLİ MÜCADELE ve HACI BAYRAM

MUSTAFA CEYLAN
***************************

MİLLİ MÜCADELE ve HACI BAYRAM

Atıf Benderlioğlu, 23 Aralık 1968 günü Son Havadis
Gazetesi’nde “Mustafa Kemal’in Ankara’ya girdiği gün” ü anlatan yazısında;

“Mustafa Kemal Paşa daha Ankara’ya ayak bastığı gün, ilk ziyaretgâhı Ankara’nın manevî lideri Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri olmuş ve alnını secdeye koymuştur.”

Şeref Erdoğdu, 1965 yılında yayınladığı “Ankara’m, kitabında ve Enver Behnan Şapolya’da 1964 yılında yayınladığı “Mezhepler ve Tarikatler Tarihi” kitabında:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Hacı Bayram Veli’nin manevi nüfuzundan faydalanmak suretiyle açıldı. Büyük Veli’nin manevi ruhu, yıkılan Osmanlı İmparatorluğu’nun yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kucakladı”

'Hacı Bayram’ın manevi nüfuzu bütün münevverleri de Ankara’ya bağladı. Anadolu Halkı Hacı Bayram’a (Anadolu’nun Hamisi) adını vermekte ne kadar haklı imiş.'

Refii' Cevad Ulunay, 15 Mart 1967 günü Milliyet Gazetesi’nde:

“Anadolu’nun, İslâm aleminin dört etrafından ziyaretçiler, bu kutuplar kutbu Zat-ı Şerifi ziyaret için, fevç fevç gelirler, onun ruhaniyetinden istimdad ederler”.

“Hattâ Büyük Halâskâr Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın büyük taarruzun gecesi Hacı Bayram –ı Veli türbesinin, parmaklıkarına sarılarak, sabaha kadar tazarrû ve niyaz eylediğini, sözüne itimad edilir bir zat'dan dinlemiştim”.

Aynı yazar (Ulunay) 5, Ağustos, 1968 günü aynı gazetede:

“ Benim gibi daha pek çokları, onun maneviyâtından istimdad etmişlerdir. “Atatürk dahi, büyük taarruzdan evvel, bütün bir gece, iki eli ile şebekesine sarılarak ondan yardım istemiş.”

Enver Behnan Şapolya, “Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi” isimli kitabında:

“Hacı Bayram-ı Veli Anadolu halkının hâmisi idi…Hacı Bayram çiftçi ve işçinin ölmez hamisi olarak yıllarca Anadolu’nun vicdanında yaşamıştır. Bu manevî kuvvetin en canlı misalini de Millî Mücadele’de müşahade ettik. Atatürk 27 Aralık 1919’da cumartesi günü Ankara’ya ilk gelişinde Kızıl Yokuş’tan doğruca Hacı Bayram-ı Veli türbesine geldi. Atatürk, yanlarında bulunan Ankara Vali Vekili Yahya Galip Kargı’ya:

-'Ziyaretimiz vuku buldu, başka ne yapalım? ' Deyince, Yahya Galip;
-'Bu manevi ruha bir fatiha kâfidir.' Diye cevap verdi.

Mustafa Kemal, Hacı Bayram’ın türbesi önünde, büyük Pîr'e bir fatiha okuyup, onun manevî ruhundan yardım diledikten sonra hükümet konağına gitti.

Atatürk, Millî Mücadele yıllarında her bayram namazında Hacı Bayram Camiine gittiler, hattâ bir bayram namazını bir askerin kaputu üzerinde kıldılar”.

Şerklinde yazmışlardır.

Yukarıdan beri verdiğimiz tüm örneklerde görüleceği gibi,

Milli Mücadele’nin komutanı-lideri Atatürk'tür ve manevî mimarı da Hacı Bayram’dır.Hem öyle ki, Gazi Mustafa Kemal’de o yüce Veli’nin mâneviyâtından istifade etmiştir.

Hacı Bayram’ın talebelerini toplayıp, İMECE usülüyle doğrudan, doğruya ÜRETİM'e bizzat kendisinin girmiş olmasının verdiği ruhla, Ankaralılar tarafından 27 Aralık 1919’da Seğmen Alayı düzülerek, Dikmen sırtlarında tarihî bir karşılama yapılmıştır.

Millî Mücadele’de vatanın kurtuluşunu, düşmanın denize dökülüşünü temin eden bu ruh, Ankara seğmeniyle büyük veli’nin bir olması, beraber olması, hattâ aynı gönülde, aynı ufuk çizgisinde bütünleşmesiyle ortaya çıkmıştır.

Vatan uğrunda can vermenin insana “şehitlik” gibi yüce bir makam vermesinin getirdiği heyecanla seğmenler,Gazi’nin etrafında saf tutmuşlardır. Millî kıyam bu şekilde sağlanmıştır.

Gazi’nin, Ankara’nın sembolü Velimizin türbesindeki pencerenin demir parmaklarına tutunarak sabaha kadar dua ve niyâzda bulunmasının manâsını anlayabilmeliyiz.

Milletinin köle olmaması, vatanın düşman çizmesi ve süngüsü altında yok olup gitmemesi, bayrağın inmemesi, Ezan-ı Muhammedi’nin dinmemesi için, Gazi’nin dualarının ulviliğini gayet iyi bilmeliyiz.

Ankara ve ilçelerinde “”Kuvayı Milliye”derneklerin başında hep Hacı Bayram dergâhına bağlı kişiler bulunuyordu.

İlçelerden bir gece sabaha kadar Ankara’da kurulan hastahaneye yatak, yorgan vb. donanım getiren kağnıların başında gene hep onlar vardır. Halkın maddî desteğini bir araya getirip, Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi’nin başında bulunduğu “Milli Müdafaa” merkezine gönderenler hep onlardı…

Etnoğrafya Müzesi önündeki tepeye yüzbinlerce insanı toplayıp, toplu namaz ve toplu dua yaparak, o tepeye “Namazgâhtepe” adının verilmesini temin edenler, bu yüce milleti vatan seferberliğine çağıranlar hep Hacı Bayram sevdalılarıydı...

“Evliyalar ölmez imiş! ” sözünün doğruluğu millî mücadele ile bir kere daha kanıtlanmış oluyordu.

Yüce Veli’den ilham alan Mehmet Akif’de “Tacettin Camii” yanındaki evinde, bu büyük milletin “İstiklâl Marşı’nı yazmıştır. O mücadele yıllarında Akif’in kitleleri coşturan nutukları, hep aynı ruhun kelimelerle kristalleşmesidir.

Hacı Bayram’dan esinlenen kurtuluş hareketi mübârek bir işaret olarak bütün Anadolu’da parlamaya başladı. Ege’nin efeleri, Antep’in Şahin Bey’leri, Erzurum’un dadaşları kısaca bütünüyle Türk ülkesi şaha kalktı.

Türk ülkesi, manevî bir kurtuluş plânıyla, Ata'mızın önderliğinde, Ankara’da kurduğu meclisi ve ordusuyla, cephane bulamadığı zaman, kazmayla, kürekle, yumruklarıyla mücadeleye girişti.

Cepheden, cepheye koşan Türk oğulları, cephenin en önünde hep “Anadolu Hamisi”ni gördü. Bu ruh, bu Hacı Bayram ruhu, binlerce, on binlerce evliyânın yattığı bu kutsal toprağın düşman çizmesinin altında ezilmesine asla tahammül edemezdi…

İşte Hacı bayram ruhunun Milli Mücadele’de oynadığı, rol ve fonksiyon budur.

Mustafa Ceylan
Kayıt Tarihi : 9.1.2009 12:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Ceylan