SÜRPRİZ BİR İSİM
Bugün cumartesi. Sabah namazından sonra kafilemiz toplu halde, AbdülHamit Han Hazretlerinin yaptırmış olduğu tren garını ve yanında ben bir Osmanlı eseriyim diyen camii şerifi gezdik. Cami ve gar Osmanlı mimarisinin Medine’deki temsilcisi sanki. Türkiye’deki eserlerin küçük örnekleri gibi. Ama bakımsız.1900’lerdeki kin hala devam ediyor herhalde.
Garda ziyaretimiz esnasında tadilat yapılıyordu. Osmanlıdan hiçbir eser bırakmayacaklar galiba. Gar binasının içini delik deşik etmişler. Zemini tamamen sökmüşler. Tadilat yapıyorlardı. Tren yolundaki raylarda sökülmüş. Bir şeyler yapıyorlar. Anlamak mümkün değil.
AbdülHamit Han ne ümitlerle yaptırmıştı tren yolunu. İstanbul’dan hacca niyetlenen bir hacı adayı, trene bindi mi, soluğu mukaddes topraklarda alacak. Tabi bu güzergah üzerinde ne kadar şehir, ne kadar ülke, ne kadar Müslüman varsa, o günün en modern taşıtı olan trenle yolculuk yapacak, hac farizalarını yerine getirecek. Ne büyük bir düşünce, değil mi? Sadece bu hizmet ve düşüncesi, Rahmeti bol olan Rabb’imin rahmetine mahzar olup, affına sebep olabilir. Ve ne acıdır ki,bu demiryolu hiç kullanılmamış. Savaş yıllarında o günkü yönetim İngilizlerin desteklediği Türk düşmanlığı ile, sökülen her raya ve malzemeye para vermişler.
Sen ona hiç bakmadan geçmişsen oracıktan
Leylek dansa durmuş da bacanın tepesinde
O baharlım laklakını durup dinlememişsen
Şakır şakır bir tren bir gece köprüsünden
Islıkla dalmamışsan gurbet türkülerine
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta