ÜSTÜ BIYIK ALTI SAKAL
Yine sabah erken kalkıp, servis otobüsleri ile Hareme geldik. Her zamanki gibi yanımda Orhangazi’li arkadaşım Ahmet var. Namazdan sonra Cennet-ül Bakiye geçtik. Değişik yerlerde okuduk ve okuduklarımızı gönderdik. Çünkü kim, nerede yattığı belli olmadığı için nerede durduysak orada okuduk.
Tam çıkmağa karar vermiştik ki, karşımızda bir kişi yanık sesi ile bazen de Türkçe karıştırarak ağıt yakıyordu. Yanına yaklaştık. Bitirene kadar bekledik. İran’dan geliyormuş. Azeri imiş, bazı kelimelerimiz aynı, bazısı değişik ama yine de anlaştık.
Ahmet ile karar verdik bugün Cuma namazını Ravza’da kılalım diye. Yer kapabilmemiz için erken girmemiz gerekiyor. Bizim gibi düşünen çok olabilir. Bunun için saat 09.00 da abdest alıp içeriye girdik. Önce ayrı oturmak zorunda kaldı isek de bir müddet sonra yan yana geldik. Haklı olduğumuzu anladık sonra. Bizden hemen sonra ipi germişlerdi. Kur’an okuduk, kaza namazları kıldık. Yanımıza oturan müslüman kardeşlerimizle anlaşmaya çalıştık. Biraz Türkçe biraz Arapça. Çoğu ile de anlaşıyorduk. En azından ismini, memleketini, nasıl olduğunu sorabiliyorduk.
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var
Coşkun sular gibi akıp durulma
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta