SEVR
Bu sabahta Ahmet arkadaşımla anlaştık. Sevr Mağarasına gitmeğe karar verdik. Onun için sabah namazına da beraber gittik. Hanımlarda yanımızda tabi. Namazı kılıp Sevr dağına gidecek taksilerden birine binip, dağın eteklerine geldik. Serinde çıkalım istiyoruz. Öylede oldu. Güneş ısıtmaya başlamadan mağaranın olduğu bölgeye çıktık.
Burada da yol üzerinde, küreğini, keserini v.s alan çıkmış yol kenarına, yardım bekliyorlar. Müthiş bir vicdan sömürüsü var. Milletin duyguların suiistimal ediyorlar. Buna da bir çare düşünmeleri gerekiyor yetkililerin. Bu kadar dilenci olmaz bir yerde.
Müşriklerin gözlerinin ve basiretlerinin bağlandığı mağarayı, siyer kitaplarında okuduklarımda hayal ettiğim gibi buldum. O kadar yakın mesafeden Peygamberimizi görememeleri hakikaten mucize. Eğilmeden giremiyorsun mağaraya. İçerisinde de ayakta durman mümkün değil. Yan yana sıralanınca 6-7 kişi ancak oturabilir. Oturduğun zamanda ayaklarını uzatamazsın. O kadar geniş değil. Yerde bir yalı serili. Mağaranın üzerinde hala güvercinler var. Kimse dokunmuyor onlara. Sanki yine öyle bir olay olsa, biz görevimizi yine yaparız dercesine.
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta