Hac Hatıraları 26 Sevr Şiiri - Osman Erd ...

Osman Erdoğmuş
561

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

Hac Hatıraları 26 Sevr

SEVR

Bu sabahta Ahmet arkadaşımla anlaştık. Sevr Mağarasına gitmeğe karar verdik. Onun için sabah namazına da beraber gittik. Hanımlarda yanımızda tabi. Namazı kılıp Sevr dağına gidecek taksilerden birine binip, dağın eteklerine geldik. Serinde çıkalım istiyoruz. Öylede oldu. Güneş ısıtmaya başlamadan mağaranın olduğu bölgeye çıktık.

Burada da yol üzerinde, küreğini, keserini v.s alan çıkmış yol kenarına, yardım bekliyorlar. Müthiş bir vicdan sömürüsü var. Milletin duyguların suiistimal ediyorlar. Buna da bir çare düşünmeleri gerekiyor yetkililerin. Bu kadar dilenci olmaz bir yerde.

Müşriklerin gözlerinin ve basiretlerinin bağlandığı mağarayı, siyer kitaplarında okuduklarımda hayal ettiğim gibi buldum. O kadar yakın mesafeden Peygamberimizi görememeleri hakikaten mucize. Eğilmeden giremiyorsun mağaraya. İçerisinde de ayakta durman mümkün değil. Yan yana sıralanınca 6-7 kişi ancak oturabilir. Oturduğun zamanda ayaklarını uzatamazsın. O kadar geniş değil. Yerde bir yalı serili. Mağaranın üzerinde hala güvercinler var. Kimse dokunmuyor onlara. Sanki yine öyle bir olay olsa, biz görevimizi yine yaparız dercesine.

Mağaraya girmek için dışarıda sıra oluşuyor. Erken gittiğimiz için pek kuyruk yok. Önümde Gaziantep’ten bir hoca var. Kafilesinden mağaraya gelmek isteyenlerden bir grup yapmış ve çıkmışlar Sevr’e. Sıra beklerken onunla biraz muhabbet ediyoruz. Mağaranın tam yanında nasıl çıkartmışlarsa bir deve ve adamın elinde fotoğraf makinesi. Hocanın gazı ile bir resim çektiriyorum devenin üstünde. O resim hatıra kaldı bize. Ve Hocanın peşinde mağaraya giriyoruz.

Gaziantepli Hoca – Ey taş, sen bir taşsın. Maddi anlamda taştan başka bir değerin yok. Fakat sana Resulullah (SAV) ve Hz. Ebubekir (RA) yaslandılar. Onların kokusu sana sinmiştir. Ve Onlara arkadaşlık ettin. Onun için seni öpüyorum.—dedi. Ve öptü. Mübarek adam sanki hislerime tercüman olmuş, benim bir araya getirip söyleyemeyeceğim kelimeleri; gözümün önünde, kulağımın dibinde söyleyerek, bana rehber oldu. Bende Onun söylediklerini tekrarlayarak, Âleme rehber olan iki arkadaşın yaslandıkları kayayı öperek öteki tarafından çıktık. Bu hadise bizimkilere de aynı ile yansıyınca, onlarda aynı gerekçelerle bizim yaptığımızı yapıp çıkıyoruz.

Dışarı çıktığımızda orada yapılan düz alanda iki rekat şükür namazı kılıyoruz. Dualar ediyoruz. Gaziantepli hoca hazırlıklı imiş, duamızı da yapıp, orada cereyan eden olayları kısaca anlatıyor. Ve şimdiye kadar eksik bildiğimiz bir olayı da yerinde görerek öğreniyoruz.

Peygamber Efendimizin ve Hz. Ebubekir’in, müşriklerden saklandığı mağara ile Hz. Ebubekir’in ayağını yılanın ısırması aynı yer olarak biliyorduk. Meğer değilmiş. Tepede irili, ufaklı birkaç mağara var. Hz. Ebubekir’in ayağını yılanın ısırdığı mağaraya gidiyoruz. Girilmesi de, çıkılması da ötekinden daha zor. Ve daha geniş. Girişte kenarı uçurum gibi, çıkışta ise adeta sürünerek çıkıyorsun. Burada ancak iki kişi oturabilecek gibi.

Hicret ruhunu ruhumuzda canlandırıp, tarihin not düştüğü mekanları görerek yaşamağa çalışıyoruz. Bu nimetleri bize bahşeden Yüce Rabb’imize de şükrederek iniş hazırlıklarına başlıyoruz.

Buraları pek değişmediği için, daha başka bir havası var. Buraları Türklerin elinde olsa, tahminim yürüyen merdiven yapardık. Veya teleferik döşerdik. Bir sürü tadilatta mağara içinde yapardık. Olduğu gibi kalması da başka bir güzellik. Öğle namazından önce geliyoruz Kabeye. Biraz Mekke çarşılarında ve caddelerinde dolaşıyoruz. Namazı kılıp otele gidiyoruz. Kaynanayı meraktan çatlatmayalım diye.

Bu yazıları okuyup da hacca gidecek dostlarıma âcizane tavsiyem: Gerek Sevr olsun, gerekse Hira mağarası. İkisini de muhakkak ziyaret edin. Ziyaretinize sabah namazını kılıp hemen çıkın. Öğle namazına kadar da dönecek şekilde kendinizi ayarlayın. Hiç değilse namazları Kâbe’de eda edin. Ben aklıma geldikçe Kâbe’de kılmadığım namazlara hayıflanıyorum. Bunda görevli hocalarımızın suçu da olsa, bizim kabahatimizi örtmez tabiî ki.

Osman Erdoğmuş
Kayıt Tarihi : 22.1.2013 09:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Osman Erdoğmuş