AYRILIKLAR DEVAM EDİYOR
Bu sabah ihramlarımızı giyip çıktık Kâbe’ye. Niyetimizde umre yapmak vardı. Namazı kılıp umre yaptığımız camiye Tenim’e gittik. Duş alıp niyetimizi yaptıktan sonra tavaf için Beytullah’a geldik. Bu yolculuğumuzu genelde minibüslerle yapıyoruz. Tekbir ve telbiyeler sesli olarak getiriliyor. Ben buraya gelene kadar telbiye (Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke la şerike leke lebbeyk. İnnel hamde venniğmete leke vel mülk. La şerike lek) tavaf ederken getirildiğini zannediyordum. Meğer Kâbe’yi gördüğümüz anda telbiyeyi söylemiyoruz. Tekbir ve salavat getiriyoruz.
Tavafımızı yapana kadar da öğle vakti geldi zaten. Üst katta tek minarenin altında Ahmet Dayımı gördüm. Onlarda yarın Mekke’deki görevlerini bitirip, Medine’ye gidecekler. Onların otelleri bize biraz uzak olduğu için onlarla Kâbe’de vedalaşıyoruz. Yılmaz Dayımı evine Ahmet Dayımı da Medine’ye gönderiyorduk çok kısa bir zaman içinde.
Vedalaştıktan sonra Say’imizi de yapıyoruz. Kayınvalidem her umre yapışımızda; bir daha sizinle gelmeyeceğim diyor. Lakin biz yola çıktık mı, dayanamayıp düşüyor peşimize. Onun yaşında biri için umre yapmak gerçekten zor. Göz ameliyatından yeni çıkmış ve şekeri 400 ler civarında. Yaş desen yetmiş. Onun akranları hac boyunca bir iki umre ancak yapabiliyorlar. İlk umreyi saymazsak kayınvalidem beş umre yaptı.
Otele geldiğimizde Adanalı Mustafa hala yatıyordu. Midesini bozmuş mübarek, bayramdan beri yatıyor. Korkusundan çoğu zaman camiye bile gidemiyor. Klimalara ve yemeklere dikkat etmemenin ciddi kayıpları oluyor bazen. Mustafa’yı da otele hapsetti. Teyzesi bazen bize, bazen de başka bir gruba katılıp tavafa gidiyor.
Osman ErdoğmuşKayıt Tarihi : 21.1.2013 16:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!