Hac Hatıraları 14 Hac Arafattır

Osman Erdoğmuş
563

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

Hac Hatıraları 14 Hac Arafattır

HAC ARAFATTIR

Dünden, bugün için Arafat’a çıkılacağı söylendiği için oteli terk etmedik. Hazırlıklarımızı tamamlayıp heyecan ile beklemeye başladık. Arafat’a giden yol bizim otelimizin önünden geçtiği için, o tarafa gidenleri heyecanla izliyoruz.

Kimisi üç-dört kişilik gruplarla, kimisi özel arabalarıyla, kimisi yürüyerek, kimisi de otobüslerle gidişler yapılıyordu. Kimi gruplar otobüslerin sadece içine değil üstüne de bindirmiş, çok kalabalık bir şekilde gidiyorlar. Tehlikeyi falan kimse düşünmüyor. Türk kafileleri en derli toplu olanları arasında idi yine.

Öğle oldu, ikindi oldu, akşam oldu, hala sıramız gelmedi. Böyle boş yere beklemekte çok zor iş. İşin kötüsü Kabe’ye namaza bile gidemiyoruz. Karşımızdaki Binbaş camiinde kılıyoruz namazlarımızı. Yatsı namazına yakın geldi otobüslerimiz. Hazırlanıp binene kadar yatsı namazı da geçmişti. Ama yatsının vakti bol. Hemen hemen Türk kafileleri arasında en son biz gidiyoruz Arafat’a.

Arafat: Hz.Adem ile Hz.Havva validemizin yeryüzünde buluştukları yer. Hasretin, ayrılığın, kavuşmanın kesiştiği nokta.

Arafat: Yüz bin sahabe-i Kirama ‘Veda Hutbesi’nin okunulduğu mekan. Asr-ı Saadet günlerinin sona geldiğini vurgulayan mukaddes bölge.

Arafat: Bir çok peygambere ev sahipliği yapmış, duaların kabul olunmama gibi bir korkunun olmadığı mekan.

Arafat: Bilmem kaç milyon hacı adayının (4 ile 6 milyon arası ihtilaf var) istisnasız bir araya geldiği, yakarılarını, isteklerini, dualarını takdim etme zamanı gelince hep bir ağızdan arz ettikleri mukaddes belde.

Türk hacılarınn bulunduğu bölgede 12 nolu kampa yerleştik. Diyanet çadırları yine derli toplu. Kim nereye gidecek belli. Zaten yerimiz boştu. Hemen bize ayrılan yere yerleşiyoruz. Her kafileye 2 çadır düşüyor. Biri erkeklere, biri bayanlara. Ortalama 100-150 kişiye bir çadır. Erkek ve bayan tuvaletleri ve abdest alma yerleri de hemen yanında. Çadırlarımızın üstü kapalı. Bayanların kenarlarını da kapatıyorlar. Altları halı, kumla irtibatı kesilmiş.

Yatsı namazını cemaatle kıldık. Hocalarımız biraz ilahi, biraz Kur’an ve sonunda da dua ederek şimdi serbestsiniz dediler. Ahmet arkadaşımla tura çıktık. Yanımızda küçük bir tepe vardı. Oraya doğru yürüdük. Tepeye gelince, karşı tepede beyaz bir taş göründü. İstanbul Sultanahmet’teki Dikili taşın küçüğü gibi. Etrafı da kalabalık. Karıncalar misali inenler-çıkanlar vızır vızır. Anladık ki orası Cebel-i Rahmet yani rahmet dağı. Hz. Adem ile Hz. Havva validemizin dünyada birleştikleri yer. Yani insan neslinin türemesine vesile olacakların birleştikleri tepe.

Tahminim Efendimiz(s.a.v) ‘Veda Hutbesi’ni buranın eteklerinde okudu. Cebel-i Rahmete çıkmadık. Çok kalabalıktı çünkü. Geriye döndük. Türk diyanet hacılarının bulunduğu yerde demir profilden yüksek kuleler yapmışlar. 15-20 metre yükseklikleri vardı her halde. Çıkıp etrafı temaşa ettik. Mahşeri görmedik ama mahşeri kalabalık derler ya. Ta kendisi işte karşımızda. Gözünün gördüğü geniş mi geniş vadi insan kaynıyor.
Bu kadar insanı bu dağ başında bütün ihtiyaçlarını gidermek başlı başına sorun. Lakin çözmüşler. Hiçbir sıkıntı ile karşılaşmıyor insan. Aşağıda turalarken Amca oğlu Recep’le karşılaştık. Biraz muhabbetten sonra istirahat edeceğim diye ayrıldı.

Bende yatmak için çadırıma gittim. Ama uyumam ne mümkün. Hanımla irtibat kuramayınca üzerime örtecek bir şey bulamadım. Serinde oluyor geceleri mübarek. Uyuyamayınca turalamaya başladım. Bizim kafilenin hocalarından Afyonlu Osman Hoca ile karşılaştık. Çay ocağı olan bir yerde oturduk. Saat 03 e kadar muhabbet edip, çay içtik. Ne muhabbetti ama. Başörtüsünden, hükümete. İ.H.L. den, ekonomisine kadar her daldan sohbet ettik.

Osman Erdoğmuş
Kayıt Tarihi : 17.12.2012 08:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Osman Erdoğmuş