Ölümüne ölümüne
Yıldırım gibi bir kıvılcım çaktı
Zafer meşalesini milletin sinesinde yaktı
Milyonlar bir anda sokağa meydanlara aktı
Asırlar geçsede "ruh" aynı "ruh" sendik bendik
Alnıma yazılan şu yazıyı
Çıkarmı bilmem silsem kazıyı kazıyı
Hangi kör bıçak keser
Yüreğime düşen şu amansız sızıyı
Bir yanın hep eksikken tam görünmek
Gözümde nur başımda tacım ana
Uykusuz gecelerinde yalnız süt değil
Huzur, şevkat emdim kana kana
Bir ahını duysam, içimde bir ateş
Tutuşur köz olur yana yana
Huysuz bir çocuk buldum
Gökyüzüne beşik kurdum
Gece gündüz salladım durdum
Avunmuyor ninnilerle
Ben kendimi boşa yordum
İlk ben yapacaktım mutluluğun resmini
Tuali fırçayı aldın elimden
Yalnız sana sunacaktım sevgimi
Kırdın döktün kalbimden
Sende sevmiştim seviyorum demeyi
Nasılda kıydın, söktün aldın dilimden
Ormanın tam ortasında
Yapayalnız bir ağacım
Etrafımda kuru kalabalıklar
İçten bir merhaba, nasılsın
En büyük ihtiyacım
Yalan da olsa diyor ya şair, aynen öyle
Bana birşeyler söyle gönül avunsun
Uzayan celselerde yine seni savunsun
Yalancı şahidin olmuş
Sanmam aleyhinde bulunsun
Adım bir başka güzeldi
Senin tatlı dilinde
Kayan bir yıldızdı sanki
Tuttuğun mum elinde
Saklardı bizi gece
En kuytu yerinde
Bir kalp yağmasından sonra
Hiç birşey kalmamış içim boşalmış sanki
Her yeri delik deşik olduktan sonra
Kalburla su taşısan sen de dolduramazsın inanki
Artık istesemde olmuyor
Hiç birşey ifade etmez
Hislerimin yanında sözlerim
Sağnak sağnak birikmiş hasretin
Bu yüzden bulut bulut gözlerim
Bildiğim tek gerçek var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!