Kavuşamadan ayrılık olur mu
Ellerim de birikti papatyalar
Belliydi hep sevmiyordu
Vuslatın kapısına gem vurdular
Açılmaz köcekler vurdular
Ağzıma mühürler vurdum
Gönüle kepenkler çektim
Kapandı mihrabım
Tepkisiz çehrem yığıldı bir köşeye
Yine dizili Sevda Dominosu
Semaver sıcağında, ay ışığında baktı göz kırpan yıldıza
Boyun büken ağaçlara açtı içini ve dert kustu oracıkta
Kütüğe yaslandı ve yaktı bir Çelikhan tütünü
Tellenen dumana dalıp bitirdi gününü
Kırlangıçlar süzüldü tepesine
Ve gözlerini dikti gökyüzüne
Kadere kirpikleri secde eden adam
Bu muydu cemreleri bitiren gam
Ha gayret ufalanır bu hasret, ufalanır dağılır her yere bir ekmek kırıntısı da, rızkımız bölük pörçük sere serpe heba olur.
İstiflemişimdir hasret kilerine. yettiği kadar, gittiği yere kadar...
Eylül esintisinde yazıp işledi kağıda beynini
Büyük efsunlar ilişti, adını bilmediği bilemediği
Neydi heyecandan kalbini hızlandıran?
Aşk mı, vuslat mı, yoksa balkonunda ki sıklamen mi?
Bir an kağıtta frenledi, ne demeliydi diye düşündü, sustu, derdi kulağına fısıldadı
Gölge uğultuları dizilmiş karanlığıma
Rüzgarla oynaşan tüller asılı kasvete
Çatı saçaklarından akı verdi debdebeler
Belli belirsiz ses birikintileri
Bütünüyle hissedip cem etti
Karanlığa pusula bir kandil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!