Kurudu nice göl, barajlar buhar,
Yandık kavrulduk; rahmet ya rabbi!
Yok, oldu çaylar; kayboldu Nehar,
Kulları çok aştı; zahmet ya rabbi!
Biliriz isyanda; gittik ileri!
Günahla, küfranla; doldurduk yeri.
Bihakkın taatten; kaldık hep beri,
Eyledik nimeti, nikmet ya rabbi!
Terk ettik, beş vakit namazı önce!
Hep “bence” dedik; demedik “dince”!
Bu kadar ikazat, yetmezmi sence?
Azaba dönüştü; hikmet ya rabbi!
İçlerin kirine, eklendi zahir!
Karardı simsiyah, malumun kahir.
Bahşeyle hidayet; olalım Tahir!
Şefkatin çok senin; affet ya rabbi!
Çekildi kuyular; dibe derine!
İnmedi semadan; rahmet yerine.
Hasretiz sudaki; o hoş serine!
Bizleri eyleme; berbat yarabbi!
Dağlarda ağaçlar; döndü hazan’a!
Elbette layığız; bunca cezana.
Epeyce ders verdin; Fıskla azana!
Helak’e az kaldı; rahmet ya rabbi!
Ormanda hayvanat; öldü tükendi!
Çoklarca; ”bu haktan gadaptır”dendi!
Yeniden doldur sen; barajı bendi!
Habibin adına; rahmet ya rabbi!
03.09.2007.İzmir.
Bünyamin DemircanKayıt Tarihi : 3.9.2007 16:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
insanlığın başındaki türlü felaketler gibi,kuraklık felaketide,bizim günahlarımız ve şükürsüzlüğümüzden dolayı,haktan inen ikazat-ı ilahiye nevindendir. insanlar çabuk aklını başına almaz,tövbe ile rablerine rücu etmezlerse,bu felaketler,helakete dönüşüp,belkide topyekün insanlığın mahvına kadar gidecektir!
TÜM YORUMLAR (1)