Gözlerinde kayboldum yine o masum gecede,
Saplandım sansam da başka alemlere,
Savruldum kum tanesi gibi, çöl sarısı saçlarından
İstanbul’un en ücra köşelerine.
Yapayalnız kalsam da gecelerde sensiz,
Göçmen kuşlara takıldın, uzaklardasın
Aklım firarda, fikrim perişan şimdi,
Sol yanımda çalan nağmelerden taşınca sen,
Durdurulamaz oldu kalem, yazmaktayım şimdi…
Madem bir gün uzanacağız, hiç beklemezken,
Hemen uzandım musallaya, beni beklemezken
Düşündüm ederken niyetimi kendimin
“Hakk yolunda koşarken çatlasın! ” dedim, bedenim.
Bu mevsime sonbahar diyorlar seni bilmezler,
Ve bilmezler benim seni bildiğimi,
Bakışının yakışıyla yanmazlar,
Ve yanamazlar benim sana yandığım gibi.
Çiçekler harap olmuş, değiştirdin iklimleri,
Bülbülün güle aşkı hep kanlı mıdır?
Kanamayan gönül Leylaya tutulur muydu ki?
Gönül kanıp kalsa Leylada,
O dem Mevlayı bulur muydu ki?
Sen bir masalsın, biliyorum
Çünkü her şey imkânsız sende
Bir insan görününce zaman durur mu?
Bu kadar güzel olunur mu?
Gözlerin ve saçların renkleri soldurmuş
Renkler hiç böyle kör olur mu?
Ya yıkılır köprüsü gönlün,
Ya dikilir anıtı kalbin,
Bu kahpe gecenin,
Akıbeti ne ki sevdiğim?
Okul sıralarında başladı bu hikaye,
Sen her zamanki gibi hoş ve nazenin,
Bense aşkının sarhoşu sessiz ve derin,
Gözbebeğim, gözbebeklerinde hep gözlerim…
Dünya bir tufanda, her yanda zelzeleler,
Sarmış ruhumu bilinen-bilinmeyen kederler,
Bir alem ki, çırpındıkça gömülür balçığa sineler,
Yardım edecek yine “O”: Şifa-ı biçareler.
Islandı sözlerim yağmurda
Döküldü sonbaharda kelimeler
Bir elimde yalnızlık
Yanı başımda keder
Bildiğim en anlamlı sözler
Yitirdi anlamını yokluğunda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!