6 YAŞIMDAYKEN KAYBETTİĞİM BİRİCİK ANNECİĞİME.
HABERİN VAR MI?
Biliyor musun anne?
Sen aramızdan ayrıldıktan sonra
Ne çok değişiklik oldu tatlı yuvamızda.
Beşiğimi salladığın,
“Ben ölürsem sana ne olacak,” diye ağladığın
Bahçesinde kaç defa düşüp de bacağımı incittiğim
Çiçeklerini suladığım, kuşlara yem verdiğim
O çardaklı evimizi sattık..
Ve ardından
Pamuk dedemin içinde yaşadığı
İlk güldüğüm ve ilk ağladığım yer
Her sokağında bir hatıram olan
Deresinde yüzdüğüm, balıklarıyla oynaştığım
Gecelerinde masallar dinlediğim
Bahçelerinden meyvelerini yediğim
Köyümüzü terk ettik.
Babam, yasını fazla tutmadı anne
Yeşil gözlü, genç bir kadın geldi evimize
Yeni annemmiş güya, babamın dediğine göre.
İnsanın annesi bir tane olmaz mı anne
Yalnızlık.....
Sadece mezarda olmazmış anne
Bir bilsen ben şimdi neler yapıyorum.
Artık. banyomu bile kendim yapıyorum
Gözüme sabun kaçıyor bazen ama,
Kızıyorlar diye ağlayamıyorum
Elbiselerimi kendim giyiyor,
Düğmelerimi dikiyorum, bazen
Senin öğrettiğin duaları çoktan unuttum anne
Artık, dualarımı göz yaşlarımla yapıyorum.
En çok ne istiyorum Allah’tan biliyor musun anne?
Büyümek!
Doyasıya yaşayamadan çocukluğumu.
Şöyle güçlü kollarım olsun istiyorum
Bir de minnacık evim
Parmaklarımın üzerine basmadan yürüyebileceğim,
Titremeden konuşacağım,
Korkusuz gülebileceğim
Bir evim.
Mezarından çıkıp gelsen,
Babamı tanıyamazdın anne
İş dönüşü akşamları, öpmez oldu gözlerimden
Söz verdiği o bisikleti bile almadı, sen ölünce.
Sünnet düğünü de yapmadı babam
Ersin’in düğününde oluverdim sessizce
Kol saatim; işte o günden hediye
Şimdi ne mi yapıyorum anne?
Yatılı sınavını kazandım, parasız okuyorum.
Umutla bakıyorum artık yarınlara
Ve büyük bir adam olduğumda anne
İlk maaşımla bisiklet alacağım bir öksüze.
Kayıt Tarihi : 1.3.2007 19:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
BİR ŞİİRİN HİKÂYESİ(HAYATIMDAN KISA BİR KESİT) Sakarya’ya Ali Fuat Paşa’daki anneannemleri ziyarete giderken otobüste üç kişiydik. Annem Babam ve ben. 6 yaşındaydım. İlkokula yeni başlamıştım. Şubat tatiliydi. Öğretmen olan Babam Ali Fuat paşa’ya bağlı bir köyde görev yaparken annemi görmüş ve çok severek evlenmişti onunla. Daha sonra kendi memleketi olan Kırklareli’ye bağlı bir köye tayini çıkmıştı. Tatillerde sürekli olarak Ali Fuat Paşa’ya gidiyorduk. Bu yolculukta da ben sanki bir şeyleri hissediyormuşum gibi devamlı olarak annemin kucağındaydım. Bu onun kucağında yaptığım son yolculukmuş meğer.Annem zaten uzun zamandır hastaydı.Oraya vardığımız da hastalığı ağırlaştı ve hastanede öldü annem. Babamın görev yaptığı köyümüze onunla birlikte dönerken, bir kez bile annemin koltuğunun niye boş olduğunu sormamışım babama.Daha sonraki yıllarda bu olayı hayretini belirterek anlatmıştı babam. Nasıl sorabilirdim ki? Yaşım küçüktü ama, onun tabutunun son yolculuğa doğru götürülüşünü, yaşlı gözlerimle izlerken her şeyi anlamıştım.. İşin ilginç tarafı, dönüş yolculuğumuzun annem öldükten sonra babam ile beraber yaptığımız son yolculuk olmasıydı. Babam sağ idi, ama gerçekte annem öldüğü gün bende annemle birlikte çok sevdiğim babamın gözünde ölmüşüm meğer.. Annemin ölümünün üzerinden dört ay geçince, yani babam tekrar evlendiği zaman, bir daha babamla aynı sofrada yemek yemek,aynı evde oturmak bana nasip olmadı.Babamın yeni kayınvalidesinin yanında kalmaya başladım… Aynı köyde yaşıyoruz, fakat babam ayrı bir evde,ben ayrı bir evde… Görüşmemiz ve konuşmamız birileri tarafından hoş karşılanmıyor.. Annem öldükten sonra yaşadığım acıları,ilk okulu,orta okulu,Öğretmen Lisesini,Fakülteyi hangi koşullar altında bitirdiğimi,kısaca çektiğim bütün sıkıntıları okuyucularla paylaşmak isterim.Ama bu kitap bu amaç için yazılmadı. Kimseyi de kendi acılarımla üzmek istemiyorum. Çünkü ben, yaşadığım her türlü acıya rağmen, dimdik ayakta kalan, mücadeleyi,çalışmayı,başarmayı ve hayatı seven (biofili) bir insanım. Belki bu kitabı babam da okuyacaktır.Ama şunu o da çok iyi biliyor ki çektiğim bütün sıkıntı ve acılara karşı hiçbir zaman ona karşı kaba davranmadım.Onunla karşılaştığım nadir anlarda (Akraba düğünü v.s.) ölçülü ve saygılı davrandım. Sadece o olmadan da, ona yaslanmadan da ayakta kalmayı öğrendim.Bu durum beni daha bağımsız, daha güçlü ve erken yaşta özgüven sahibi yaptı.Belki de bu yüzden bir teşekkür borçluyum ona(!) Şuna inanıyorum ki bu dünyada eğer, Allah bir kişinin yanındaysa,o kişi asla yalnız sayılmaz. O’nun sevgisi varsa; asla sevgisiz kalmaz. O’nun yardım ve desteğini üzerinde hissederse,asla güçsüz sayılmaz. Hepinizin bildiği gibi kardeşleri Hazreti Yusuf’u ıssız bir ormanda,terk edilmiş bir kuyunun dibinde ölüme ve kimsesizliğe terk etmişlerdi.Oysa kullarını hiçbir zaman yalnız bırakmayan Allah Yusuf’un yanındaydı. Allah,bir kervan aracılığıyla onu kuyunun dibinden kurtarmış ve bir saraya getirmişti. Onu yıllar sonra hazineden sorumlu bakanlığa kadar yükseltmişti. Kardeşleri onu yok etmek,devre dışı bırakmak için kötü amaçlı planlar yapıyordu,ama geleceği bilen Allah onların planlarını bozuyordu. Çünkü: “İnsan plan yapar,Tanrı güler.” Kendi hayatımla biraz benzerlik bulduğum için yukarıdaki kıssayı aktardım. Şu kadarını söyleyeyim ki,Köyümden zorla uzaklaştırılarak, Kırklareli’ ne, amcamın otobüslerinde muavin olarak çalışmak üzere yollandım. Bu arada üniversite sınavımın sonucu geldi. Fakülteyi kazanınca bir gün bile muavinlik yapmama izin vermedi rahmetli amcam… Aynı köye yıllar sonra bir lise öğretmeni olarak döndüm.Benim için en büyük mutluluklardan ve hayatımdaki başarılı noktalardan biri de budur. Yine de insan geldiği noktada takılıp kalmamalı, kısa bir süre geçmişindeki acıları göz önüne getirip, başarılarının keyfini çıkardıktan sonra yeni planlar yapıp ileriye bakmalı. Çünkü hayat geçmişe bakarak anlaşılabilir,ama geleceğe bakarak yaşanır.” Kendi hayatımdan aktardığım bu kısa kesiti, yaşadığım acılarla sizleri üzmek için değil,tam tersine bir başarı hikayesini okuyucularımla paylaşmak istediğim için aldım.Yine de özel yaşamımdan bahsederek sizleri hüzünlendirdiysem özür dilerim. Hazırladığı öykü kitapları(Hayatınızı Değiştirecek Öyküler I-II) İnternet sitelerinde en çok okunan kitaplar listesinde yer alan bir insanın(Örneğin,bakınız yeni sayfa.com. Kategoriler/ kişisel gelişim bölümü/başarı öyküleri) kendi hayatındaki başarı öykülerinden de çok az da olsa bahsetme hakkı vardır diye düşündüğüm için bunu yaptım Bütün acı çekenler çok iyi bilirler ki acılara katlanmak çok zordur,ama zamanla yani bir kısım acıların üzeri közlenip,bir kısmı unutulduktan sonra,insanın koltuğuna yaslanarak; çocuklarına, okuyucularına veya kendisine değer verip dinleyenlere, geçmişte çektiği acılara rağmen elde ettiği başarıları,geldiği güzel noktayı,bütün acıların içerisinde aslında geleceğin mutluluklarının saklandığını anlatması,gerçekten keyif veriyor insana. Çünkü kimsenin bir başarısızlık öyküsü dinlemeye vakti ve tahammülü yoktur.
selam ve saygılarımla harika bir çalışma okudum..
TÜM YORUMLAR (5)