haberin var mı
son nefeste duman olmak nasılsa
aşkın ateşinde öyle kavruldum
çıkmaz sokakların 17 numarasında
gölgemin koşmasını bekliyorum
ve dünden okunmuş gazeteler
aydınlatıyor geceyi
her sayfasında senin resmin
açık pencerelerin arasından
sekiz haberinden önce
radyoda seni dinliyorum
„ne ağlarsın benim zülfü siyahım…“
17 numarada beklediğimden habersiz
umarsız yürüyorsun
bütün sokak başlarını tuttum
ve ateşten sabır şarabı içtim
haberin var mı
mevsimlerden daha inat dönüyorum peşinden
haberin var mı
bulutlarda öfkem çalkalanıyor
ve birazdan
ama mutlaka
sağanak yağmur sele dönüşecek
haberin var mı
haberin var mı senin
yüreğimin sesinin kurşunlandığından
avazım çıktığı kadar bağıramadımdan
ama sesimin tükendiği kadar sustuğumdan
susuyorum
çünkü
seni seviyorum diye haykıramıyorum
nara atmak da yakışmıyor ki terbiyemize
sen
üşümüyor mu sanıyorsun
tabiiki üşüyorum
temmuz günlerinde
12 ay boyunca
ve her gün
üşüyorum çıkmaz sokkaların her köşesinde
kalabalık insan kokuları arasında
ve güneşin yeryüzünü yaktığı sularda
donuyorum
tütsülenmiş havanın ağırlığında
nefesim tükeniyor
senin için yetiştirdiğim duyguları
çiçek bahçelerinden
birer birer koparıp
buz ateşlerinde yakacağım
sıcağına sarılıp ısınamadıktan
içemedikten sonra
avuçlarındaki hayatın acısını
ve durulmuş ırmak sularını
ve kovulmak adına da olsa
yiyemedikten sonra yasaklanmış bir elmayı…
yönünü değiştirmen için
sokakların ismini degiştirdim
haberin var mı
kaldığın sokak
aşıklar caddesinden ayrılan
fulya sokağı değil artık
ve rayları kopardım traverslerden
7:15 trenin güzergahı
bundan böyle damarlarımda akacak
kanım çekilse de
damarlarımın nabız atışları peryodik atacak
seni duyabilmek adına
açık pencerelerin 30 derecelik açılardan sızıp
bütün radyoları açıp
şehir antenlerinden sesini çekeceğim
İbrahim Kurt
Mayıs/2006
Kayıt Tarihi : 21.5.2006 16:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!