Ha dün ha bu gün değişmeyen reel gerçek

Sebahattin Kömürlü
820

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Ha dün ha bu gün değişmeyen reel gerçek

Düğümlenmiş
Çözemezsiniz

Kenetlenmiş birbirine
Paslanmış
Tümde zincirin halkaları

Duyulmaz bütün sözler
Bundan
Sonrası
Kaf dağını anlatan
Bir masal sayfası…

Siz
Siz olduğunuzu bilir misiniz?
Nedir benliğiniz
Nesiniz
Bir yaratık
Bir canavar mı?
Anlaşılmayan sırrınız
Yapınız
Harcınız
Ustanız
Haydi biraz anlatınız

Kişi kişiliğince değer kazanmalı toplumda
Kişiliği
Bulunduğu yere
Layık olmayanlar
Niye
Gelmişler ta o yerlere

Bizde mi?
Yoksa
Başka yerlerde de mi?
Bu dünyanın düzeni
Her yerde söyleyin sürecek mi?

Hizmet
Güven
Bunları topluma vermesi gerekenler
Bir bizim toplumumuzda mı?
Öcü görünür
Gören göze neden
Ta tepeden tırnağa
Nasılda çürütmüş kendi kendini
Rüşvet onda
Yolsuzluk onda
Sadistlik
Danışkası onda

İnsanın hiçbir anlam taşımadığı
Bir yer varsa
O da devletin kapısıdır
Devlete
Arkasını dayamayanlara
Onu çiçek gibi taze tutmaya çalışanlara
Reva bu mu?
Bu topraklarda hala
Dedesinin, nenesinin, anasının, babasının, canının
Kurumamış kanını koklayanlara
Sunulan hizmet
Sunulan güven
Söyleyin haydi durmayın neden
Ahmet, Mehmet çaresizlikten boynu bükük
Gülmek
Onlarında hakkı değil mi?
Yarım odalık bodrum katlarda
Altı aylık yavruları kucaklarında
Üstlerinde katmer, katmer katlar
Üstlerinde on yıllık esvaplar var
Benizleri solgun mu?
Solgun
Bakışlarında öyle derin
Öyle boşluklar var

Ve
Kapılmış bütün köprü başları
Hanları
Hamamları
Milyarlık çarşılarda
Günde yüz liraya, üç yüz liraya
Hamallık yapanları
Köyden gelip şehre
Şehirden köye yollananları
Karakolları
İstanbul’un karakolları
Türkiye’nin karakolları
Mahalle karakolları
Kabadayıları
Havalıları
Derdini anlatamadığın karakolları
Neyleyeceksin yurttaş
Neyleyeceksin
Bunca karakolları
Paran varsa suçunun unutturduğun
Paran yoksa suçsuzluğunu anlatamadığın karakolları
Neyleyeceksin bunca karakolları
Neyleyeceksin bunca kabadayıları
Oturmuşta koltuğuna
Selamına karşılık vermeyen
Sözüne sözle değil hakaretle yanıt veren bir baş komiser
Artık ne söylesem

Dinlemiyor
Dinletemiyorlar
Biz buyuz
Bundanız diyorlar
Ve
Ne olduklarını da söylemiyorlar

Asgari ücret aylık on bin lira
Bir ehliyet bugünün parasıyla yirmi otuz bin lira
Çık çıkabilirsen
Elli binde var bunun ucunda

Duyuruldu ne memur nede işçi alınacak
Sordular bu vatandaş ne yapacak
Dediler
Devlet millet böyle kurtulacak
Herkes umutla yarınlara bel bağladı
Da
Gördük ki
Her gelen yarında ayrı bir aldatmaca
Adamı olan adam oluyordu bu toplumda
Ağzınla kuş tutma
Top atsan da
Yoksa büyük başlardan bir baş arkanda
Yaşamaya bile hak tanımıyorlardı insana

Sokaklarda
Lacivertimsi elbiseler altında
Görev yapıyorlardı belediye memurları
Çarşı pazar her yanda
Birkaç sert çıkış
Ondan sonra
At birkaç binlik sol taraftan çaktırma kimse görmesin
Ha

İşe de alınıyordu
İşini yapan kişi
Ve bu gidişi
Ne düzlüğe çıkacağımızın belirtisi
Nede gelecek günlerin bugünleri aratmayacağı gibi
Bir şey söylemek
Hele hele yazıya dökmek
Zor geliyor kaleme zor
İşte her şey bir yana
İnsanın etrafına bakıp ta
Kabullenemediği şeyleri görmesi var ya
İster isyan deyin ister isyankar
İsyan ediyorum isyan

Sebahattin Kömürlü
Kayıt Tarihi : 18.12.2011 23:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sebahattin Kömürlü