Kerbelâ’da H.z.Hüseyin arkadaşlarını şehîd verince
Kendisi yalnız kalıp, Akrabaları şehâdete erince,
Oğlu Zeynel-âbidîn’i hemen huzuruna çağırdı
Dedesinden,babasından kalan emânetleri ona verdi.
Sâhip olduğu nîce ilimleri zeynel-âbidine verdi
Ílâhî hükme teslim olup,teslimiyetin zirvesine erdi.
“Dostların dügününe giderken süslenmek âdettir” dedi
Sonra odasına girip, yüzünün ve saçının tozunu sildi.
Ağır kumaş’dan olan yeni elbiselerini üzerine geydi
Dedesinin sarığının sargılarını yenileyip,başına geydi.
Şehîdlerin reîsi Hamzanın kalkanını omuzuna attı
Babası H.z. Alinin zülfikârını beline bağlayıp taktı.
Mübârek eline ejderha gibi bir ok alıp,evinden indi
Dedesinin burak gibi giden,zülcenâh isimli atına bindi.
Son kez âile-i efradına baktı, hepsine etti veda
Şehâdete giden yolculuğun şartlarını etti eda.
Bu süslerle girdi savaş meydanına tek başına
Hiç kimseler bakmıyordu akıtılan göz yaşına.
Íki tarafın askeri birbirine girdi,nîce tozlar yutuldu
H.z. Hüseyin her tarafdan ok yağmuruna tutuldu.
Meydana gelen toz bulutu her tarafı sarıp ördü.
H.z. Hüseyin acâib sûrette bir tânesini gördü.
Mevlüt Bicik
27.02.2006 saat 11.40
Esslingen
Kayıt Tarihi : 27.2.2006 14:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!